Türkiye’nin Kuraklıkla Mücadelede En Büyük Kozu “Temiz Enerji”

Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği Başkan Yardımcısı Ali Karaduman: “Türkiye yenilenebilir enerji ile elektrik üretimi sayesinde kuraklıkla mücadeleye çoktan başladı. Türkiye, 2009-2019 yılları arası kayda değer bir temiz enerji yatırımını gerçekleştirdi”

“Temiz enerji projelerinin hızlandırılması için, bürokrasinin azaltılması ve kurumlar arasındaki koordinasyonun arttırılmasına daha fazla ihtiyaç duyuluyor”

Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği (YENADER) Başkan Yardımcısı Ali Karaduman, küresel ısınma ve kuraklık sorununda enerji sektörünün önemli olduğunu belirterek, “Türkiye’de elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payı artıyor, son aylarda etkisini hissettiren kuraklık elektrik üretimi konusunda sektörün en önemli gündem maddesi haline geldi” dedi. 

YENİLENEBİLİR ENERJİ İLE KURAKLIKLA MÜCADELE BAŞLADI

Kuraklığın doğal bir iklim olayı ve iklimsel düzensizliğin bir sonucu olduğunu dile getiren Karaduman, küresel ısınmadan en az etkilenecek enerji türlerinin güneş, rüzgar, jeotermal, dalga, gelgit ve biyokütle enerjisi olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: “Türkiye yenilenebilir enerji ile elektrik üretimi sayesinde kuraklıkla mücadeleye çoktan başladı. Türkiye, 2009-2019 yılları arası kayda değer bir temiz enerji yatırımını gerçekleştirdi. Geçen yıl toplam elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların toplam payı ise yüzde 42’yi aştı. Küresel ısınma ve kuraklık sorununun temelinde enerji sektörü geliyor. Türkiye’de elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payı artıyor, son aylarda etkisini hissettiren kuraklık elektrik üretimi konusunda sektörün en önemli gündem maddesi haline geldi.”

TEMİZ ENERJİ İÇİN YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI ŞART!

Karaduman, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından her 3 ayda bir Türkiye’de yaşanan kuraklık verilerinin haritalandığını ve Türkiye’de olağanüstü kuraklık yaşayan yerlerin tespit edildiğini söyledi. 

Yenilenebilir enerjinin kirletici sera gazlarının azaltılması, çevre dostu, sürdürülebilir olması ve kuraklıkla mücadelede tercih edilmesi gibi avantajlarının olduğunu ifade eden Karaduman, “Güneş, rüzgar ve hidroelektrik enerjisi Türkiye’nin coğrafi konumundan dolayı verimliliği yüksek seviyede alınabilen enerji türleridir. Aynı zamanda dışa bağımlılığı ortadan kaldırması en önemli avantajıdır. Türkiye’de bu alanlarda kapasitenin daha artacağı ve temiz elektriğin üretilebileceği aşikar, ancak burada teknoloji çok daha önemli bir hale geldi. Aynı zamanda, temiz enerji projelerinin hızlandırılması için, bürokrasinin azaltılması ve kurumlar arasındaki koordinasyonun arttırılmasına daha fazla ihtiyaç duyuluyor.” 

Karaduman, Türkiye’nin son dönemde devreye giren 3 bin megavatlık toplam kapasitenin 2 bin 500 megavatını yenilenebilir santrallerin oluşturduğunu sözlerine ekledi. 

E-Bülten Kayıt