General Filter Havak, Endüstriyel Tesislerde Korozyonla Mücadelede Moleküler Filtrelemenin Önemini Vurguluyor

Filtre seçiminde özellikle yüksek riskli sektörlerde özel uygulama çözümleri ile mühendislik deneyimi ön plana çıkmaktadır. 2023’te sektörel fuarlarda aktif karbon filtre seçiminin önemini vurgulamakta ve tanıtımını yapmakta olan GFH; global projeleri de yakından takip etmektedir. (4-6 Ekim 2023 Aquatherm /Taşkent, 25-28 Ekim 2023 Sodex/İstanbul ve 8-10 Aralık 54.KGH Kongre ve Fuarı/Belgrad)
Korozyon nedir?
Korozyon, ortamdaki gazlarla kimyasal reaksiyona girerek malzemelerin (genellikle metaller) kademeli olarak aşındırılmasıdır. Korozyon proses kontrol sistemlerine zarar verir. Plansız duruşlara, arızalara ve bunlara bağlı artan maliyetlere neden olabilir. Endüstriyel faaliyetlerin artması ile atmosfere daha çok korozif gaz salınımı olmaktadır.
Ana kirleticiler:H2S, SO2, SO3, Cl2, HCl, NO, NO2, O3, NH3, HF…
Korozyon Hızını Etkileyen Ana Parametreler aşağıdaki gibidir.
Gaz Kimyasal Bileşimi
Gaz Konsantrasyonu
Gazlar Arasındaki Sinerjistik Etkiler
Bağıl Nem %RH
Sıcaklık
Petrokimya Tesislerinde Moleküler Filtreleme Korozyonla Mücadelede Önemli Bir Rol Oynuyor
Petrokimya endüstrisi, enerji üretimi ve kimyasal ürünlerin imalatı gibi birçok alanda kritik bir rol oynar. Ancak, bu tesislerdeki ekipmanlar, agresif kimyasal maddelere maruz kalırken korozyon riskiyle karşı karşıyadır. Korozyon; ekipman hasarına, üretim süreçlerinde aksaklıklara ve güvenlik risklerine yol açabilir. Bu nedenle, petrokimya tesislerinde korozyonla mücadele etmek hayati önem taşır. Son yıllarda, moleküler filtreleme bu mücadelede önemli bir rol oynamaktadır. Bu tesislerde açığa çıkan gazlar insan sağlığına da zararlı olduklarından, tesis yakınında bulunan ofis ve kapalı yaşam alanlarına verilen havanın mutlaka kimyasal filtrelerden geçirilmelidir.
Aktif Karbon Filtrelerin Korozyonla Mücadeledeki Önemi:
• Korozyon Önleme: Petrokimya tesislerinde kullanılan havada bulunan korozif gazlar, metal ekipmanlar üzerinde korozyona neden olabilir. Örneğin, sülfür dioksit (SO2), hidrojen sülfür (H2S), klor gazı (Cl2) ve amonyak (NH3) gibi gazlar, metal yüzeylerde asitik koşullar oluşturarak korozyona yol açabilir. Moleküler filtrasyon, bu gazları adsorbe ederek ekipmanlara ulaşmasını engeller ve korozyon riskini azaltır. Ayrıca, asidik gazların absorbe edilmesiyle ortamın pH dengesi korunur ve korozyon süreci yavaşlatılır.
• Filtreleme ve Temizlik: Partikül filtreleri ve Aktif karbon filtreler, havadaki kirleticileri etkili bir şekilde tutarak ekipmanların temiz kalmasını sağlar. Bu kirleticiler arasında toz, partikül madde, organik bileşikler ve yağ buharları bulunur. Bu tür kirleticiler, metal yüzeylerde birikerek korozyonu hızlandırabilir. Moleküler filtrasyon yapılması, bu kirleticilerin sistemlere ulaşmasını önleyerek korozyon riskini azaltır. Ayrıca filtreler, partiküllerin ve tortuların birikmesini engelleyerek ekipmanların verimli çalışmasını sağlar.
• Korozyon İzleme ve Kontrol: Moleküler filtrasyon, petrokimya tesislerinde korozyonun izlenmesi ve kontrol edilmesi için de önemli bir araçtır. Filtreler, ekipmanlardan geçen gaz örneklerindeki korozyonla ilişkili bileşenleri tespit etmeye yardımcı olur. Örneğin, sülfat iyonları, demir iyonları, klorür iyonları ve asitik maddeler gibi korozyon ürünleri filtreler üzerinde birikir ve analiz edilerek korozyon durumu belirlenebilir. Bu sayede, korozyonun nedenleri ve yayılımı hakkında önemli bilgiler elde edilir ve koruyucu önlemler alınabilir.
• Uzun Ömürlü Ekipmanlar: Korozyon, ekipmanların ömrünü kısaltabilir ve bakım maliyetlerini artırabilir. Moleküler filtrasyon ile birlikte, kritik ekipmanların korunması sağlanarak ömürleri uzatılabilir. Örneğin, petrokimya tesislerinde kullanılan boru hatları, reaktörler, ısı değiştiriciler ve depolama tankları, korozyon riski altındadır. Moleküler filtrasyon, bu ekipmanlardaki korozyonu azaltarak, daha uzun ömürlü ve güvenilir bir şekilde çalışmalarını sağlar. Bu durum, tesisin operasyonel sürekliliğini artırır ve maliyetli ekipman değişimlerini önler.
• Çevresel Duyarlılık: Moleküler filtreleme, petrokimya tesislerinden kaynaklanan gaz emisyonlarını kontrol etmek için de kullanılır. Zararlı gazlar ve partiküllerin filtrelenerek atmosfere salınımının önüne geçilir. Örneğin, sülfür dioksit (SO2), azot oksitler (NOx) ve organik bileşikler gibi kirleticiler, partikül filtreleri ve partikül filtreleri ya da aktif karbon filtrelerle etkili bir şekilde tutularak çevreye salınımı engellenir. Bu da çevre kirliliğini azaltır, hava kalitesini korur ve çevresel düzenlemelere uyumu destekler.
Örnek Uygulama:
Bir petrokimya tesisinde, asidik gazların yol açtığı korozyon sorunuyla mücadele etmek için moleküler filtreleme çalışması başarıyla kullanılmıştır. Tesisin sülfürik asit üretim bölümünde, gazların ekipmanlara ulaşmadan önce aktif karbon filtrelerden geçmesi sağlanmıştır. Bu filtreler, sülfür dioksit (SO2) ve hidrojen sülfür (H2S) gibi korozif gazları adsorbe ederek asidik gazların etkisini azaltmış ve korozyon riskini önemli ölçüde düşürmüştür. Böylece, boru hatları, reaktörler, ısı değiştiriciler ve depolama tankları gibi kritik ekipmanların ömrü uzamış, bakım maliyetleri azalmış ve üretim süreçlerinde istikrar sağlanmıştır. Ayrıca, bu uygulama çevresel açıdan da olumlu sonuçlar doğurmuş, tesisin çevresel etkisi azaltılmıştır.
Aktif Karbon Filtrelemede Kullanılan Medya Modülleri ve Peletler:
Aktif karbon filtrasyonunda kullanılan medya modülleri, genellikle aktif karbon granülleri veya taneleri içeren kapalı bir kabin veya hazne içerisine yerleştirilir. Bu medya modülleri, kirleticilerin geçtiği sıvı veya gaz akışını emerek adsorpsiyon yoluyla kirleticileri tutarlar. Aktif karbon yüzeyine yapışan kirleticiler, medya modülü içinde tutulur ve temizlenmiş akışın geçmesine izin verilir.
Aktif karbon filtrasyonu, su arıtma, hava temizleme, kimyasal prosesler, endüstriyel uygulamalar ve havuz suyu arıtma gibi birçok farklı alanda kullanılır. Medya modülleri genellikle farklı boyutlarda ve şekillerde gelir ve filtreleme sisteminin tasarımına ve uygulamasına bağlı olarak değişebilir.
Aktif karbon filtrasyonu kullanılırken dikkate alınması gereken bazı faktörler şunlar olabilir:
Aktif Karbon Türü: Farklı tip ve büyüklükteki aktif karbonlar farklı kirleticilere karşı daha etkili olabilir. Uygulamanın gerekliliklerine uygun bir aktif karbon türü seçilmelidir.
Akış Hızı: Filtreleme sisteminin tasarımı akış hızını belirleyecektir. Aktif karbonun yeterli süre boyunca kirleticileri adsorpsiyon için tutabilmesi için uygun akış hızı sağlanmalıdır.
Medya Modülü Tasarımı: Aktif karbon medya modüllerinin tasarımı, optimum performans ve kolay bakım sağlamak için düşünülmelidir. Bu modüller genellikle değiştirilebilir, böylece kirleticiler biriktikçe veya aktif karbon doyulduğunda değiştirilebilirler.
Rejenerasyon: Bazı durumlarda aktif karbonun tekrar kullanılabilir hale getirilmesi mümkün olabilir. Bu rejenerasyon işlemi, aktif karbonun adsorbe ettiği kirleticileri temizlemek ve tekrar kullanıma hazırlamak anlamına gelir.
Aktif karbon filtrasyonu etkili bir yöntem olsa da belirli türdeki kirleticilere karşı daha etkili alternatif teknolojiler de bulunabilir. Uygulama gereksinimlerinizi ve kirleticilerin türünü göz önünde bulundurarak en uygun çözümü seçmek önemlidir.
Moleküler filtrelemede ve aktif karbon fiiltrelerde kullanılan peletler, yüksek emme kapasitesi ve etkili filtrasyon sağlamak için özel olarak tasarlanmıştır. Bu peletler genellikle hindistan cevizi kabuğu, odun kömürü veya linyit gibi doğal kaynaklardan elde edilen aktif karbondan üretilir. Aktif karbon, yüksek yüzey alanına sahip mikro gözenekli bir yapıya sahiptir, bu da kirleticileri adsorbe etme yeteneğini artırır.
Aktif karbon peletleri, belirli bir boyut ve şekilde üretilir. Genellikle 0.2 ila 5 mm çapında küre veya silindir şeklindedirler. Bu şekil ve boyut, filtreleme işleminin etkinliğini ve basınç düşümünü optimize etmek için önemlidir.
Ayrıca, aktif karbon peletlerinin yüzey özellikleri de dikkate alınır. Örneğin, büyük bir iç yüzey alanı sağlamak için mikro gözeneklere sahip olmaları önemlidir. Bu, daha fazla kirletici molekülün adsorbe edilmesine olanak tanır. Peletler ayrıca, uygun pH seviyesi ve kimyasal bileşimle değiştirilebilir, böylece belirli gazların daha etkin bir şekilde tutulmasını sağlar.
Sonuç:
Petrokimya tesislerinde moleküler filtreleme, korozyonla mücadelede etkili bir çözüm sunar. Kritik ekipmanların korunması, üretim süreçlerinin güvenliği ve çevresel duyarlılık açısından büyük önem taşır. Moleküler filtreleme, korozyona neden olan gazların etkisini azaltırken, gazlardaki kirleticileri filtreleyerek ekipmanların temiz kalmasını sağlar. Korozyon izleme ve kontrolüne de yardımcı olur. Bu sayede, daha uzun ömürlü ve verimli çalışan ekipmanlar elde edilirken, çevre kirliliği azaltılır. Petrokimya endüstrisi, moleküler filtrelemenin kullanımıyla daha sürdürülebilir, güvenli ve çevre dostu faaliyet gösterebilir.
https://generalfilterhavak.com/urun-detayı/carbofil-ntc4-ntc7-ntc7-7/
________________________________________
Dağhan Eray ÖZTÜRK
Mak. Müh.
Satış Mühendisi / General Filter Havak
https://generalfilterhavak.com/