Eren Kalafat, TTMD Üyeleri için Mekanik Tesisatta Sismik Koruma Semineri Verdi

Türk Tesisat Mühendisleri Derneği İstanbul İl Temsilciliği’nin düzenlediği 2019/2020 eğitim seminerlerinden 3.sü “Deprem, Tesisat ve Hafızalar” başlığında, 9 Kasım Cumartesi günü Tekfen Tower’da gerçekleşti. Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç’ın yaptığı seminerde Ulus Yapı A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Eren Kalafat, mekanik tesisatta sismik koruma konusunda kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi. Seminerin açılış konuşmasında Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, deprem dalga türleri, depremin büyüklüğü ile şiddeti arasındaki farklar, deprem ivmesi, İstanbul’da zemin yapısı ve risk haritası ile 1509’da “küçük kıyamet” adı verilen depremden bugüne kaydedilen büyük depremler hakkında bilgiler aktardı.

Eren Kalafat, sunumuna insan hafızasının birkaç günlük geçerlilik süresi olduğunu ve deprem gibi felaketlerin olması ile ele alınan deprem güvenliği konusunun hafızalardan kolayca silindiğini ve bir kez daha karşı karşıya kalınana kadar “yokmuş” gibi davranıldığını vurgulayarak başladı.

Deprem güvenliği ile ilgili maliyetin çoğu kez manipüle edildiğini belirten Kalafat, konuya ilişkin genel olarak yetersiz bilgi nedeniyle “cehalet primi” ödendiğini, yetersiz bilginin ürün sertifikalarının doğru idrak edilmesine engel olduğunu söyledi. Eren Kalafat sunumunda şu bilgilere yer verdi: “Projelerde talep edilen sertifikaların ne anlama geldiği ne yazık ki çoğu kez bilinmiyor. Örneğin, ‘California’s Office of Statewide Health Planning and Development’ sertifikasının talep edildiğine şahit oldum. ABD’de bulunan 50 eyaletten birinde, sadece hastane yapıları için şart koşulan bu sertifika, ne ABD’nin diğer eyaletlerinde, ne de California’da hastane harici yapılarda zorunlu tutuluyor. FM Sertifikası isteniyor. FM her ne kadar işini ciddiye alan bir kuruluş olsa da ticari bir şirket, bir sigorta şirketi olduğu fazlaca bilinmiyor. FM, hem sigorta şirketi, hem ‘guideline’ yazıyor, hem de sertifikalandırma yapıyor. Aslında bu ‘kuvvetlerin ayrılığı’ prensibine aykırı. FM’in ücreti karşılığında herkese sertifika verdiğini tabii ki söylemiyorum, alt yapısı güçlü ve işinde gerekli titizliği gösteren bir kuruluş olabilir ama neticede bahsettiğim gerçeğin de göz ardı edilmemesi gerekiyor. Deprem gerçeğini gözeten yapılar için ne yapmalıyız? İki konunun üzerinde durmak istiyorum: performansa dayalı tasarım ve değer mühendisliği. Performansa dayalı tasarımda en sağlamdan en zayıfa doğru dört kategori bulunuyor: kesintisiz kullanım, sınırlı hasar, kontrollü hasar ve göçmenin önlenmesi. Yatırımcı yapısının türüne, işlevine göre bunlardan birine karar verebiliyor. Örneğin hastaneler, deprem esnasında devam eden bir ameliyatı tamamlayabilmesi ve deprem sonrasında hastanenin hizmet verebilmesi için kesintisiz kullanım kategorisini seçmeliler. Yatırım değeri büyük bir AVM, sınırlı hasar kategorisi ile yapılarını koruyabilir, göze alabilecekleri bir tadilat bedeli ile risklerini sınırlandırmış olabilir. Tabii ki mevcut yönetmeliklere, şartnamelere uymak büyük önem taşıyor. Ulusal ölçekte Deprem Yönetmeliği-2019 ve Yangın Yönetmeliği-2007 olmak üzere iki yönetmeliğimiz bulunuyor. Uluslararası ölçekte de NFPA ve IBC karşımıza çıkan yönetmelikler. Standartlar ve kılavuzlara bakacak olursak; uluslararası Ashrae, FM ve FEMA ile ulusal AFAD ve TTMD’nin çalışmaları bulunuyor. Keşif özetlerinin de sürecin doğru işleyebilmesinde rolü büyüktür.Keşif özetlerinde sismik korumayı tek satırda yazıp geçmek adaletsizliğe çıkarılan davetiyedir. Proje ile birlikte değişerek ilerleyen bu sistemde götürü fiyat vermek söz konusu olamaz. Keşif özetini malzeme satıcısına yaptırmak hâksiz rekabet suçuna ortak olmaktır. Türkiye’de bu konuda bilgi birikimi çok genişledi. Bağımsız mühendislik hizmeti veren firmalar mevcut.

Değer mühendisliği (value engineering), bir ürün, hizmet ya da sürecin maliyetini iyileştirmek amacıyla kullanılan, kalite, performans ve maliyeti optimize eden metodolojidir. Değer mühendisliği ile uygulama projelerinde (shop drawings) harikalar yaratılabilir. Yönetmeliklerdeki istisnalar ve seçenekler iyi bir mühendislik alt yapısında irdelenerek, kalite ve performanstan taviz vermeden en uygun maliyetler elde edilebilir.

Mekanik tesisatın deprem güvenliğinde yapılması gereken uygulamaları yerde duran ve asılı bulunan ekipmanlar için ele alacak olursak; yerde duran ekipmanlar için titreşim yalıtımı yapılmayacaksa ekipmanlar doğrudan döşemeye sabitlenmelidir. Sabitlenme yönteminin ve elemanlarının geçerli yönetmeliğe göre belirlenmiş sismik yüklere uygun olması şarttır. Titreşim yalıtımı yapılacaksa sismik izolatörler ile monte edilmeli ya da eğer kendinden titreşim izolatörü varsa ilaveten sismik sınırlayıcı kullanılmalıdır. Tavana asılı ekipmanlarda titreşim yalıtımı yapılmayacaksa sismik sınırlama yapılmalıdır. Bu, halatla veya rijit olarak yapılabilir.Titreşim yalıtımı yapılacaksa sadece sismik halat kullanılabilir.”

Seminer, soru-cevap bölümü ve oturum başkanı Prof.Dr. Abdurrahman Kılıç ile Eren Kalafat’a TTMD tarafından teşekkür belgelerinin takdimi ile son buldu.

E-Bülten Kayıt