Eko-İnovasyon Öncüsü KNAUF
1932’de madenci bir aile şirketi olarak yapı malzemeleri üretimine başlayan Knauf, eko-inovasyon faaliyetleriyle sürdürülebilir ve çevresel etkisi minimize edilmiş yapılar için gerekli yetkin mühendislik ürünlerini, dünyadaki 200’den fazla üretim tesisinde üretmeye devam ediyor. Sürdürülebilir madencilik ve gelecek nesillere daha sağlıklı bir dünya bırakma misyonuyla hareket eden Knauf, eko-inovasyon felsefesiyle geliştirdiği ürün ve üretim teknolojilerini inşaat sektörüyle de bir araya getirerek sürdürülebilir dünyada katkı sağlıyor.
Günümüzde madencilik faaliyetlerinin çevresel etkileri tartışma konusu. Doğru madencilik uygulamaları ile sürdürülebilir bir çevre anlayışının benimsenmesi ise tüm dünyanın olduğu gibi Türkiye’nin de üzerine yoğun olarak çalıştığı bir olgu. Madencilik geçmişine sahip olmasına karşı bugün yapı malzemelerinde global bir oyuncu olan Knauf, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de işletmekte olduğu madenlerde “Doğaya Yeniden Kazandırma ve Çevre Rehabilitasyon” felsefesiyle hareket ediyor.
“Sürdürülebilir bizim için olmazsa olmaz”
Konu özelinde açıklamada bulunan Knauf Genel Müdürü Ali Türker, “Knauf olarak özellikle kömür kullanan enerji santrallerinin baca gazlarında ortaya çıkan sülfür gazının çevre etkilerini minimize etmek için yapılan global çalışmalarda, ortaya çıkan yan ürünlerin inşaat sektöründe sürdürülebilir bir şekilde kullanmak için çalışmalar gerçekleştirdi. Knauf, Babcock Noell ile birlikte Sentetik Alçı teknolojisini geliştirerek, yapay alçı üreten ilk sistemleri inşa etmiştir. Geliştirilen proses ile elde edilen yan ürünler kullanılarak maden girdilerini azaltmaya yönelik sentetik alçı teknolojisi ile dünyaya sürdürülebilir yapı teknolojileri sunuyoruz. Knauf, günümüzde küresel olarak bir kaç milyon ton sentetik alçıyı, inşaat malzemelerinin üretiminde ikincil girdiler olarak kullanmaktadır. Bu kazan-kazan yaklaşımı ile hem enerji üretimi sonucunda doğaya salınan sülfür emisyonları kontrol altına alınırken, baca gazı sülfürsüzleştirme (FGD) işlemi yan ürünü olarak ortaya çıkan kalsiyum sülfat, doğru şekilde işlenerek sürdürülebilir yapıların inşasını sağlamaktadır” dedi.
“Knauf’ta geri dönüşüm bir üretim felsefesidir”
Birçok endüstriyel üretim tesisinin üretim süreçlerinde ortaya çıkan yüksek miktarda atık ısı ve buharı üretim teknolojileri gereği atmosfere bıraktığını anımsatan Türker, “Atmosfere salınan sıcak gazlar hem çevresel etkileri hem de tesis verimlilikleri açısından olumsuzluklar içermektedir. Doğru mühendislik ve teknolojilerin uygulanması ile geri kazanılabilen ve üretim süreçlerinde tekrar kullanılabilen atık enerji hem daha çevreci hem de daha ekonomik bir üretim ekonomisi yaratarak, milli ve doğal kaynakları korumaktadır. Bu farkındalıkla Knauf, global üretim tesislerinde kullandığı ko-jenerasyon ve rejenerasyon teknolojileri ile çevresel etkisini minimuma indirme gayretini sürdürürken, inovasyon ve teknoloji yatırımları ile eko-inovasyonu bir kurum kültürü olarak yaşatmaktadır. Geri kazanımı bir üretim felsefesi haline getiren Knauf, sadece enerji geri kazanımını değil, tescilli markası olan ve modern yapılarda sıkça kullanılan Alçıpan® ürünü girdilerini de doğru mühendislik uygulamaları doğrultusunda geri kazanmakta ve üretim girdilerini azaltarak çevresel etkilerini minimuma indirme çalışmalarını sürekli iyileştirmektedir. Knauf ürünlerinin sahip olduğu ve yetkin uzman ekiplerince hazırlanan EPD Belgeleri ile çevresel ürün performansları deklare edilmekte, madenden çıkartıldıktan sonra geçireceği ürün yaşam döngüsü süresince tüm çevresel etkisi ve geri kazanım etkileri hesaplanmaktadır.”
Öte yandan dünya üzerindeki her 10.000 litre suyun sadece 2,5 litresinin içilebilir nitelikte olduğunun altını çizen Knauf Genel Müdürü Ali Türker, tasarruf edilen her damla suyun sonraki nesillere sağlıklı, sürdürülebilir bir dünya bırakmak için önem taşıdığını belirtti. Knauf’un modern yapı teknolojilerinde su kullanımına da odaklandığını aktaran Türker, “Sürekli iyileştirmekte olduğu kuru yapı sistemleri ile yapı imalatları sırasındaki su kullanımını azaltarak sektörel çevresel etkileri minimize ederken, üretim hatlarındaki geri kazanım ve yağmur suyu kullanımı teknolojileri ile de çevre etkilerini minimuma indirebilecek global çalışmalarına her yıl yenilerini ekliyoruz” dedi.