Güçlü Kadın Profesyonellerden ‘8 Mart Mesajı’

HVAC 360 Haber Portalı olarak, iklimlendirme, tesisat, yalıtım, pompa, vana, otomasyon ve enerji sektörlerinden 36 kadın profesyonele, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün kendileri için ne ifade ettiğini sorduk. Katılımcıların görüşlerini, okurlarımızla paylaşarak, farkındalık yaratmayı ve ortak bilinç oluşturmayı amaçladık. Bu anlamlı günde düşüncelerini bizlerle paylaşan tüm kadın profesyonellere, teşekkür ederiz.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun…
***Aşağıdaki sıralama, alfabetik sıraya göre yapılmıştır.
Banu Bedenlier – Wavin Türkiye Pazarlama Müdürü
Kadınlar Günü, kadınların toplumsal, ekonomik ve kültürel hayattaki vazgeçilmez rolünü hatırlatan, eşitlik mücadelesini vurgulayan önemli bir gün. Kadınlar sadece iş hayatında değil, ailede, sanatta, bilimde ve siyasette de dünyayı şekillendiren, ilham veren ve değiştiren bireylerdir.
Simone de Beauvoir’in dediği gibi, “Kadın, kendisi için değil, toplumun ona yüklediği roller doğrultusunda şekillendirilmiştir.” Bu rollerin değişmesi, kadınların seslerinin daha gür çıkması ve hak ettikleri fırsatları elde edebilmesi için kolektif bir bilinç gereklidir.
Kadınlar, tarihin her döneminde değişimin öncüsü olmuş, toplumları ileriye taşımıştır. Kurtuluş Savaşı’nda cephede savaşan ya da cephe gerisinde büyük fedakârlıklarla mücadele eden kadın kahramanlarımız da bunun en güçlü örneklerindendir. Kara Fatma, cephede bizzat savaşarak yüzlerce kadınla birlikte direnişe öncülük etmiştir. Halide Edib Adıvar, cesur konuşmaları ve kalemiyle halkı bağımsızlık mücadelesine çağırırken, Şerife Bacı, cephaneyi donarak hayatı pahasına cepheye taşımıştır.
Virginia Woolf’un “Kendine ait bir odası olmayan bir kadın, tarih yazamaz.” sözü, kadınların özgürlük, eğitim ve ekonomik bağımsızlık mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Kurtuluş Savaşı’ndaki kadınlarımız, yalnızca bir milletin bağımsızlığını değil, kadınların toplumdaki gücünü ve direncini de kanıtlamıştır. 8 Mart, geçmişteki fedakârlıkları anmak, bugün kadınların başarılarını kutlamak ve gelecekte daha adil bir dünya için çalışmaya devam etmek adına güçlü bir çağrıdır.
İş dünyasında kadın olmanın zorlukları
İş dünyasında kadın olmanın zorluklarından bahsedilse de, aslında bu bir zorluk değil, bir bakış açısı meselesidir bana göre. Kadın ve erkek arasında iş hayatında bir fark olmadığını düşünüyorum; önemli olan yetkinlikler, bilgi ve deneyimdir. Erkek egemen bir sektörde çalışmama rağmen, kariyerim boyunca hep destek gördüm ve Wavin de bunun en güzel örneklerinden biri oldu.
Wavin, çeşitliliğe ve kapsayıcılığa önem veren bir şirket. Burada bir kadın yönetici olarak yalnızca pozisyonumla değil, yetkinliklerimle ve katkılarımla değer gördüğümü hissediyorum. Çalışma ortamındaki bu destekleyici yaklaşım, hem bireysel gelişimime hem de ekibimle birlikte daha güçlü projelere imza atmamıza olanak sağlıyor. Hem yöneticim hem de iş arkadaşlarımından büyük destek görüyorum. Ayrıca, sektörde kadınların daha fazla yer alması için ilham verici bir rol üstlenmek benim için ayrı bir motivasyon kaynağı.
Kadınların iş dünyasında başarılı olması için ekstra bir mücadele vermesi gerektiğine inanmıyorum. Eğer çalışma ortamı fırsat eşitliğini destekliyorsa ve kişi yaptığı işe tutkuyla bağlıysa, başarı kaçınılmazdır.
Cam tavanları kaldırmak için yapılması gerekenler
Bir önceki soruda bahsettiğim gibi kadın ve erkek arasında iş hayatında bir fark olmadığını düşünüyorum; önemli olan yetkinlikler, bilgi ve deneyim olduğunu düşünüyorum. Ama eğitim ve kültür açısından daha az şanslı durumları düşünürsek cam tavanları kaldırmak için yapılması gerekenler, kadınların ve erkeklerin eşit fırsatlara sahip olduğu bir iş ortamı yaratmaktan geçiyor. İlk olarak, kadın ve erkek arasında fırsat eşitliği sağlanmalı. Her birey, cinsiyeti ne olursa olsun, aynı kariyer imkanlarına ve terfi şanslarına sahip olmalıdır. Bu, sadece eşit ücret politikaları ile değil, eğitim, mentorluk ve kariyer gelişim fırsatlarıyla da desteklenmelidir. Ayrıca, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık artırılmalı. Kadınların iş dünyasında daha fazla yer alabilmesi için, erkeklerin de eşitlikçi bir bakış açısına sahip olması gereklidir. Bu konuda eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.
Beyza Sümer – Termo Teknik Pazarlama Yöneticisi
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tüm dünyada kadınların toplumdaki yerine ve kadın haklarına dikkat çekmek amacıyla kutlanıyor. Ne yazık ki tüm dünyada hala böyle bir günün varlığına ihtiyaç duyuluyor. Çünkü kadınlar hala ekonomik hayatta ve sosyal hayatta hak ettikleri değeri göremiyorlar. İş dünyası da kadınların yeterince değer göremedikleri, birçok zorlukla mücadele etmek zorunda kaldıkları alanlar arasında yer alıyor. Oysa kadınlar, problem çözme yetenekleri, empati kurma becerileri ve liderlik becerileri ile şirketlere büyük bir katma değer sunuyor. Bu nedenle iş dünyasında ki cam tavanları kaldırmak için eşitlikçi ve kapsayıcı politikalar benimsemek gerekiyor. Her şeyden önce iş dünyasında kadın ve erkek dayanışmasını sağlayabilmek bu sorunun çözümünde kritik önem taşıyor.
Benim de Pazarlama Yöneticisi olduğum Termo Teknik, erkeklerin çoğunlukta olduğu bir sektörde faaliyet göstermesine karşın çalışanlarını cinsiyetlerine göre değil, yetkinliklerine göre değerlendirmeyi başarabilen ve aynı zamanda sektörüne ilham veren şirketler arasında yer alıyor. Bu bağlamda ben de kendimi şanslı hissediyorum. Ancak önemli olan benim değil, tüm kadınların kendilerini şanslı hissetmeleri. Bunu sağlayabilmek ise bizlerin elinde. Dayanışma ve kararlılıkla cam tavanları kırabilir, cinsiyet temelli ayrımcılığın önüne geçebilir ve kadınların potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koymalarını sağlayabiliriz.
Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
Birgül Bilgin – Technowell Satış Müdürü
“Çalışmak hayatı tatlandırır” der işçi kadın The Life And Times of Rosie the Riveter filminde. Filmde, kadınlar savaşa giden erkeklerin yerini alır. Çalışmak zorunda kalınca, ürün ortaya çıkarmanın, yaptıkları iş karşılığında bir ücret almanın verdiği doyumu tecrübe ederler. Savaş sona erdiğinde ise onlara ihtiyaç kalmamıştır; yalnızca eş, anne rollerine geri dönerler. Fakat aile dışında da bir hayatın var olduğunu gören kadınlar, hane içi işlerinden özgürleşmek ve istihdama katılmak isterler.
Türkiye’de kadınların kamusal alanda var olma talebi sanılandan eskiye dayanmaktadır. 1911 yılında İstanbul’da yapılan sadece kadınların katıldığı bir çeşit bilinç yükseltme sayılabilecek Beyaz Konferanslar’da sıkça geçen meseleler annelik ve aile hayatı, kadınların eğitim hakkı, kadınların kamusal alanda görünürlüğü şeklinde sıralanabilir. Konferanslarda konuşmacı olarak yer alan Fatma Nesibe Hanım, kadınların eğitim ve çalışma hakkının gasp edilmesinin aynı zamanda memleketin geleceğinin de ihmal edilmesi anlamına geldiğini söyler.
İstihdama katılmak (OECD 2018 verilerine göre 2017’de Türkiye’de kadın istihdamı %37,6) kadınlara bir özgürlük getirse de kreş gibi hizmetlerin göreli yetersiz olması kadınların iş hayatını olumsuz etkilediği görülmektedir. Kadınların finansal olarak özgürleşmesi sadece bireysel anlamda değil, toplumsal ve ekonomik düzeyde de büyük fark yaratır. İsveç gibi kadın istihdam oranının %80’nin üzerinde olduğu ülkeler bunu kanıtlar niteliktedir. Kadınların iş gücüne katılması üretkenliği arttırır, daha büyük bir pazar oluşmasını sağlar, ekonomik büyümeyi destekler. Haneye eklenen gelir, çocukların da daha iyi eğitim almasını kolaylaştırır, günden güne daha nitelikli bir toplum oluşur. Ekonomik bağımsızlığını kazanan kadın, şiddet ve ayrımcılıkla mücadelede de daha güçlü bir pozisyonda olur. Dolayısıyla; gelişmiş, adil, refah düzeyi yüksek bir toplum için kadınların evlere hapsedilmemesi, iş hayatında var olması elzemdir.
Burcu Mungan – Günsan Elektrik Pazarlama Direktörü
Kadın olmak, dünyanın dört bir yanında farklı anlamlar taşısa da tüm kadınlar için ortak bir paydayı ifade ediyor: Güçlü, dirençli ve sonsuz bir potansiyele sahip olmak. Yalnızca toplumsal rolleriyle değil, aynı zamanda hayata ve kendine olan bakış açılarıyla da dünyaya şekil veren kadınlar, aynı anda çok sayıda şapkayla hayata iz bırakmayı başarıyor. Kadınlar isterse bir anne, iş kadını ve lider olarak, aynı anda hem aile hayatını dengeleyip hem de profesyonel alanda büyük başarılar elde edebiliyor.
Her ne kadar başarılarıyla ses getirse de kadınların iş hayatındaki yolculuğu hiç de kolay olmuyor. Ne yazık ki kadınlar, erkek meslektaşlarıyla aynı fırsatları ve hakları her zaman eşit şekilde elde edemiyor. İş dünyasında karşılaşılan cinsiyet temelli ayrımcılık, cam tavanlar, eşitsiz ücretlendirme ve kariyer basamaklarında yaşanan zorluklar, kadınların potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koymalarının önünde engeller oluşturabiliyor. Bu engeller, yalnızca kadınların iş hayatında karşılaştığı zorluklar değil, aynı zamanda toplumsal eşitsizliğin de bir yansıması olarak karşımıza çıkabiliyor.
Günsan Elektrik olarak, sektördeki kadın liderlerin ve güçlü kadın çalışanlarımızın katkılarına her geçen gün daha fazla tanıklık ediyoruz. Bu ilerleme, yalnızca şirketimize değil, tüm sektörümüze ilham kaynağı oluyor. Kadınların iş gücüne katılımı, sadece bizim sektörümüzü değil, tüm dünyayı daha adil, yenilikçi ve sürdürülebilir bir hale getiriyor. Kadınların başarıları, sadece kendi kariyerlerine değil, aynı zamanda tüm toplumun gelişimine büyük katkı sağlıyor.
Kadınların çoğunlukta olduğu bir dünya düzeninde, her şeyin çok daha güzel olacağına dair inancımla, kadınların iş hayatındaki yerinin güçlenmesini ve daha fazla ses getirmesini diliyorum. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, tüm kadınların bu özel gününü kutlar, her alanda daha fazla başarı ve eşitlik elde etmelerini temenni ederim.
Buse Özkan – DOĞU İklimlendirme Kurumsal İletişim Uzmanı
8 Mart Dünya Kadınlar Günü benim için eşitlik, dayanışma ve hak arama mücadelesinin bir simgesi olmanın yanı sıra kadınların hayallerini ifade ediyor. Bu özel gün, sadece kutlama değil; kadınların tarihteki direnişlerini ve kazanımlarını hatırlayarak gelecekteki hedeflerimize bugün de ilham kaynağı oluyor.
İş dünyasında bir kadın olmanın zorluklarına baktığımızda, karşımıza çıkan en temel problemlerden biri toplumsal önyargılarken bir diğeri çalıştığımız firmaların kadın çalışana verdiği değerin olduğunu söyleyebiliriz. Bugün iş görüşmelerinde de kadınların yeteneklerinden önce yapabilecekleri ve gücünün sorgulandığı, pozisyonlarının gerekliliğini yerine getiremeyeceğinin düşünüldüğü durumlarla hala sıkça karşılaşıyoruz. Aynı zamanda, özel hayat ile kariyer arasında denge kurmanın zor olduğu vb. birçok önyargılarla da karşılaşmaya devam ediyoruz. Bu nedenle hem kadınların toplumsal süreçlerde kendi içlerinde etkilendikleri bu önyargıları hem de şirketlerin cam tavanlarını ortadan kaldırmak ise hepimizin katkısını gerektiriyor. Bu noktada çalıştığımız şirketlerin de payı büyük oluyor. Örneğin biz Doğu olarak, bugün iş dünyasında eşit, adil ve kapsayıcı bir gelecek için dayanışma içinde olmanın önemine inanıyor, şirket stratejimizde buna uygun hareket ediyoruz. Kadın çalışan sayımızı sadece idari kadromuzda değil, üretimde de arttırmamız bunun en güzel göstergesi olup birçok prestijli projemiz kadın çalışanlarımızın imzasını taşıyor. Bunun dışında HVAC Club projemiz kapsamında Ege Bölgesi’nde birçok üniversiteden genç arkadaşlarımızı fabrikamızda ağırlama fırsatımız oluyor. Aralarında sektöre yönelik önyargıları olan ve belki de gelecekte çalışma arkadaşı olacağımız kadınlara değinerek bu söylemlerin önce kendi engelleri olduğunu aslında hiçbir gerçekliği olmadığını paylaşarak kendilerinin ilham alacağı iş kadınları ile bir araya getiriyoruz. Hem kendim hem de diğer çalışma arkadaşlarımla bu süreçlerin bir parçası olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu tarz programların tüm sektörlerde toplumsal farkındalığı artırmak ve birey olarak birbirimize destek olmak aşamasında sürecin önemli bir parçası olduğuna inanıyoruz.
Kısacası cinsiyet fark etmeden aslında her birimizin bir diğerine ilham olabileceği, destek sunabileceği bir dünyayı hep birlikte yaratabileceğimizi unutmayalım. Kadınların şu an bulundukları yerleri koruyarak çok daha ileriye gidebilmeleri için hep birlikte hareket etmek gerekiyor. Eşit, adil ve kapsayıcı bir gelecek için cinsiyet fark etmeden dayanışma içinde olmanın değerine inanıyorum.
Ceren Ercan- Caleffi Genel Müdür Yardımcısı
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınların toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasi başarılarını kutlamak ve cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmak için dünya genelinde anılmaktadır. Geçmişte bu günü daha yüzeysel ve sıradan bir kutlama olarak görüyordum. Ancak zamanla fark ettim ki, 8 Mart aslında kutlama değil; kadın hakları için verilen mücadelenin, karşılaşılan zorlukların ve kazanımların hatırlanması gereken bir gündür.
Makine mühendisliği, tarihsel olarak erkek egemen bir alan olarak görülse de son yıllarda kadınların bu sektördeki varlığı ve etkin rolü giderek artmaktadır. Ancak bu artış, kadınların sektörde karşılaştığı zorlukların tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Toplumsal önyargılar, iş-yaşam dengesi sorunları ve “cam tavan” etkisi gibi engeller hâlâ varlığını sürdürüyor. Bu noktada sektörümüze, özellikle yönetici ve işverenlere önemli sorumluluklar düşüyor. İşverenlerin kadınları destekleyen, potansiyellerini en iyi şekilde ortaya koyabilecekleri politikalar geliştirmesi, toplumsal algının değişmesine katkı sağlayacaktır.
Yıllardır çalıştığım firmamın kadınlara yönelik destekleyici tutumu, bu mücadelenin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösterdi. Kadın mühendislerin sayısının artması, mentörlük fırsatlarının çoğalması ve kadınların birbirini desteklemesi, sektördeki engellerin aşılmasında kritik rol oynayacaktır.
Artık biliyorum ki, tek ses ve tek beyin olmayı başardığımızda, kadınlar olarak üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yok. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları mücadelesinde dayanışma ve ilham günü olsun. Mücadelemiz kutlu olsun!
Duygu Erdem – Wilo Türkiye Genel Müdürü
Bugün, kadınların gücünü ve başarısını kutladığımız Dünya Kadınlar Günü’nde, iş hayatında kadınların vazgeçilmez bir rolü olduğunu vurgulamak istiyorum. Erkek egemen sektörde çalışan bir kadın olarak, kadınların yetenekleri, bilgileri ve liderlik vasıflarıyla iş hayatında yarattığı farkın çok değerli olduğunu düşünüyorum. Çeşitliliğin ve kapsayıcılığın önem kazandığı günümüz dünyasında, kadınların iş dünyasındaki varlığı yalnızca şirketlerin değil, toplumun ve ekonominin de gelişimini desteklemektedir. Kadınların vizyonu, iş süreçlerinin daha inovatif, sürdürülebilir ve adil olmasına katkı sağlar. Eşit fırsatların sunulduğu bir iş dünyasında, kadınlar ve erkekler birlikte çalışarak büyük başarılar elde edebilirler. Farklı bakış açıları ve deneyimlerin bir araya gelmesi, daha yaratıcı ve etkili çözümler üretmeyi mümkün kılar.
Wilo olarak özellikle kadın mühendislerin sektörde daha fazla yer alması için çeşitli projeler geliştiriyor, genç kadınların teknik alanlarda da kariyer yapmalarına destek veriyoruz. Kadın mühendislik öğrencilerinin mesleki ve kişisel gelişimlerini desteklemek amacıyla BPW iş birliğinde ‘’Wilo ile Geleceğe Köprü’’ programını başlattık. Sektörümüze de güç katacağına inandığımız projemizin yeni dönemi için etki alanını genişletiyoruz. Hem sektöre hem de topluma katkı sağlayarak, geleceğin su teknolojilerini şekillendiren bir şirket olma yolunda kararlılıkla ilerleyeceğiz. Daha güzel yarınlar için, tüm potansiyelini kullanarak emek veren kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
Duygu Kural – Creavit Pazarlama Müdürü
8 Mart Kadınlar Günü, yalnızca bir kutlama günü değil, aynı zamanda kadınların hak arama mücadelesinin simgesi olan tarihi bir gün. Bu gün bize geçmişte verilen emekleri, kazanılan hakları ve hala çözüm bekleyen eşitsizlikleri hatırlatıyor. Kadınların toplumun her alanında eşit temsiliyeti için dayanışmanın ve birlikte mücadelenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurguluyor. Bu ruh, sadece kadınlar için değil, tüm toplumun daha adil ve kapsayıcı bir geleceğe adım atması için bir motivasyon kaynağıdır.
İş dünyasında kadın olmanın zorlukları
İş dünyasında kadın olmak, çoğu zaman görünmeyen engelleri aşmakla eş anlamlı bana göre. Kadınlar, özellikle üst düzey pozisyonlarda hala yeterince temsil edilmiyor ve çoğu zaman ön yargılarla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. İş ve özel yaşam dengesini sağlama baskısı, eşit işe eşit ücret talepleri ve annelik rolünün iş hayatında bir engel olarak görülmesi, kadınların karşılaştığı başlıca zorluklardan bazıları. Ayrıca, karar alma mekanizmalarında yer alma konusundaki eksiklik, kadınların potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koymalarını engelliyor. Şanslıyız ki bu zorluklara rağmen, birçok kadın dayanışma ve kararlılıkla bu engelleri aşmayı başarıyor. Keyifle çalışmakta olduğum Creavit firması da kadın çalışanlarına ve kadın yöneticilerine eşit davranan, destek veren, güvenen ve söz sahibi olmalarına olanak sağlayan vizyonu geniş bir şirket. Bu bağlamda bireysel olarak ben kendimi şanslı hissediyorum.
Cam tavanları kaldırmak için yapılması gerekenler
Cam tavanlar, kadınların kariyerlerinde belirli bir noktadan öteye geçmelerini engelleyen görünmez bariyerlerdir. Bu engelleri kaldırmak için bireylerden kurumlara, toplumlardan hükümetlere kadar herkesin sorumluluk alması gerekiyor. İşte bu noktada bazı adımlar büyük önem taşıyor. Örneğin şirketlerin, işe alım, terfi ve maaş politikalarında fırsat eşitliğini garanti altına alması gereken politikalar belirlemelidir. Kadınlara liderlik, müzakere ve stratejik düşünme konularında destek sağlayacak eğitim ve mentorluk programları oluşturulmalıdır. Çalışma Kültürünün Dönüşümü hedefiyle, toplumsal cinsiyet kalıplarından arınmış bir iş ortamı yaratarak, kadınların sadece cinsiyetleriyle değil, başarıları ve yetkinlikleriyle değerlendirildiği bir kültür oluşturmak şarttır. Kadınların birbirini desteklediği profesyonel ağlar, onların kariyerlerinde ilerlemelerine büyük katkı sağlayabilir. Bu dayanışma, özellikle cam tavanları aşmada önemli bir rol oynayabilir. Aslında 8 Mart Kadınlar Günü, sadece bir günle sınırlı kalmamalı, kadınların eşit haklar için mücadelesinin ve dayanışma ruhunun daima sürdüğünü göstermelidir. Güçlü kadın profesyoneller olarak, yalnızca kendi kariyer yolculuğumuza değil, diğer kadınların da yollarını aydınlatmaya odaklanmalıyız. Çünkü biliyoruz ki, kadınların güçlendiği bir toplum, herkes için daha iyi bir geleceğin teminatıdır. Tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.
Duygu Tekin – Grundfos Ticari Bina Hizmetleri Pazarlama Müdürü
Benim için Kadınlar Günü, cinsiyet eşitliğinde kaydedilen büyük ilerlemeyi kutlamak, kadınların karşılaştığı zorlukları tanımak ve daha kapsayıcı ve adil bir dünya için devam eden çabaları desteklemek için bir fırsattır. Çevremdeki kadınları desteklemek ve yüceltmek, seslerinin duyulmasını ve çabalarının takdir edilmesini sağlamak için her türlü aktiviteyi büyük bir istek ve gururla destekliyorum. Kadınların gücü ve direncinin, gelecek nesillere de daha parlak bir gelecek için umut ve cesaret verdiğine inanıyorum.
Bana göre kadınların iş hayatında karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, yeteneklerine yönelik önyargılı algılardır. İş ve kişisel yaşamı dengede tutabileceklerine bile şüpheyle bakılıyor, oysa bir kadın hem mükemmel bir çalışan/yönetici/lider hem de harika bir anne/eş/arkadaş olma potansiyeline sahiptir. Bu önyargıların değişmesi ve kadınların iş hayatına erkekler gibi eşit şartlarda başlamasına izin verilmesi gerekiyor. Kadınlara asılsız önyargılarla yaklaşmak ve özgüvenlerini zedeleyen davranışlarda bulunmak, onlara verilebilecek en büyük zarardır.
Kişisel olarak, iş hayatımın büyük bölümü erkek egemen sektörlerde geçti. Ancak çalıştığım şirketler, kadının gücüne ve iş hayatına katkısına sonsuz inanan ve bunu destekleyen kurumlardı. Şirketler vizyonlarını değiştirdiklerinde, sektör ne kadar erkeklerce domine edilse de bunun kadın kariyerini olumsuz etkilemeyeceğine inanıyorum. Şirketlerin kadına yaklaşımı, destekleri ve bunları sadece lafta bırakmayıp aksiyona geçmeleri çok önemli. Kadınların birçok negatifi pozitife çevirecek güce sahip olduğu herkes tarafından kabul edilecek ve bu, iş dünyasında büyük bir dönüşüm yaratacaktır.
Kadınların doğuştan liderlik becerileriyle yaratıldığına inanıyorum ve bu yeteneklerini daha da geliştirmeleri için eğitim ve mentorluk fırsatlarının sunulması gerektiğini düşünüyorum. Üst yönetimde kadın dokunuşunun büyük fark yarattığını birçok şirket kabul ediyor, ancak uygulamaya geçemeyenler de maalesef var. Zamanla, kadınların birçok negatifi pozitife çevirecek güce sahip olduğu herkes tarafından kabul edilecek.
Kadınları ve kariyerlerini desteklemek için alınabilecek diğer aksiyonlar arasında, iş-yaşam dengesini destekleyen esnek çalışma politikalarının uygulanması ve güçlü bir profesyonel ağ kurmaları konusunda destek verilmesi yer alıyor. Bu adımların, kadınların kariyerlerinde ilerlemelerine ve iş hayatında karşılaştıkları engelleri aşmalarına yardımcı olacağına inanıyorum.
Elif Akmehmet – ISKAV Vakıf Müdürü
Kadınlar Günü: Güçlü Adımlarla İlerlemek
8 Mart Kadınlar Günü, kadınların sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi başarılarını kutladığımız, ancak aynı zamanda hala devam eden eşitsizlikleri ve engelleri sorguladığımız bir gün. Kendi adıma, iş dünyasında kadın olmanın zorluklarını, bazen farkında bile olmadan aştığımı düşünüyorum. Belki de içinde büyüdüğümüz normlar, kadınların daha fazla mücadele etmesini gerektirdiği için bu durum bize doğal geliyor.
İş hayatında kadın olarak var olmanın kendine has dinamikleri var. Zorluklar bazen açıkça görülebilirken, bazen de fark edilmesi zor, ama bir o kadar güçlü engeller şeklinde karşımıza çıkıyor. “Cam tavan” kavramı tam da bu noktada devreye giriyor. Resmi olarak hiçbir yerde yazılı olmasa da kadınların yükselmesini sınırlayan, görünmez ama gerçek bir bariyer. Yönetim kademelerinde, karar alma mekanizmalarında kadınların daha fazla yer almasının önündeki en büyük engellerden biri bu. Bu engelleri kaldırmak için yapılması gerekenler sadece kadınlara yüklenmemeli. Önemli olan, toplumsal algıyı değiştirmek, fırsat eşitliğini sağlamak ve kadınların hak ettikleri konumlara ulaşmaları için gerekli ortamı oluşturmak. Kadınların yeteneklerini ve liderlik potansiyellerini ortaya koyabilecekleri alanlar yaratılmalı, ama bunu yaparken “pozitif ayrımcılık” yerine “hak edilen eşitlik” anlayışı benimsenmeli. Çünkü bir kadının başarısının yalnızca cinsiyetiyle ilişkilendirilmesi, onun emeğini ve yetkinliğini gölgede bırakır.
Kadınlar güçlüdür, dirençlidir ve birçok zorluğun üstesinden gelmeyi bilirler. Önemli olan, bu gücün ve potansiyelin önüne set çeken bariyerleri ortadan kaldırarak, herkesin hak ettiği fırsatlara sahip olduğu bir dünya yaratmak.
Elif Sağlık – Themore Genel Müdürü
Kadın olmak, sadece biyolojik bir özellikten öte, toplumda yıllardır süregelen sosyal normların, kültürel yüklerin ve beklentilerin şekillendirdiği bir kimlik. Kadınlar, dünyada her alanda varlıklarını güçlü bir şekilde gösteriyor; ancak bu yol, çoğu zaman engellerle dolu olabiliyor. Kadın olmak, toplumda bazı alanlarda eşitlik mücadelesi verirken, aynı zamanda ailevi ve kişisel sorumlulukların da omuzlarda birikmesi anlamına geliyor. Özellikle iş dünyasında kadın olmak, pek çok zorluğu da beraberinde getiriyor.
İş hayatındaki en büyük engellerinden biri, “cam tavan” olarak tanımlanan, kadınların kariyerlerinde daha üst seviyelere ulaşmalarını engelleyen görünmeyen bariyerlerdir. Cam tavanların kaldırılabilmesi için atılması gereken adımların başında, fırsat eşitliği ve şeffaflık yer alıyor. Kadınlar için eşit çalışma koşullarının sağlanması, liderlik pozisyonlarında daha fazla kadına yer verilmesi ve kariyer gelişimi için eşit fırsatların sunulmasının oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda, kadınların iş hayatındaki başarılarını arttırabilmeleri için mentorluk sistemleri ve liderlik eğitimlerinin de güçlendirilmesi gerekiyor. Kadınların potansiyellerini tam anlamıyla sergileyebilecekleri, eşit fırsatların sunulduğu bir iş dünyası, sadece kadınları değil, tüm iş gücünü daha verimli ve yaratıcı kılacaktır.
Kadınlar Günü, sadece kadınların başarılarını kutlamak değil, aynı zamanda bu başarıların önündeki engelleri aşmak için daha fazla adım atmak gerektiğini hatırlatan bir gündür. Dünyanın çok daha güçlü bir hale gelmesine katkı sağlayan kadınların, toplumda hak ettikleri değeri bulduğu ve iş dünyasında daha fazla liderlik pozisyonunda yer aldığı bir dünya dileğiyle, tüm kadınların Kadınlar Günü’nü kutlarım.
Elvan Aygün Anbar – Aha Teknoloji Yönetim Kurulu Üyesi
Bu yıl “Dünya Emekçi Kadınlar” gününü diğer yıllardan daha anlamlı kutluyorum. Bugün benim için çok daha özel; ilk defa evlat, eş, dost, çalışan ya da iş insanı kimliklerimin dışında anne olarak karşılıyorum. Dünyanın bugünden daha güzel bir yer olacağına inanmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacım var. İş dünyası kadın-erkek ayrımı yapmadan zaten zor bir coğrafya, dengeleri ve dinamikleri sürekli değişiyor, muhakkak ki cinsiyetsizce haksızlıklara maruz kalıyoruz. Fakat bugüne özel ifade etmek isterim ki kadının toplumdaki yerini belirlemek için sürekli canından dişinden vererek, yetersizlik hissini (hissettirildiği için) bastırmak için daha fazla çaba göstermesine gerek kalmayan daha eşitlikçi, daha adil, daha çok anlaşıldığı günlerin gelmesini umut ediyorum. Tabi bizler insanlık tarihindeki şanslı nesilleriz, bu mücadeleyi bizlerden önce ki yürekli ve mücadeleci kadınlarımız, bugün bizler daha rahat edelim diye verdiler.
Meslek hayatımızda belki de bugün en çok karşılaştığımız sorunlar bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar azaldı. Aynı görevi ifa edip eşit maaş haklarına sahip olamamak, üstün başarılar gösterip üst düzey yönetici pozisyonlarına getirilmemek, aldığı kararların duygusallığının sorgulanması, analitik zekamıza daha az güvenilmesi gibi. Bize düşen görev gelecekteki kız kardeşlerimiz için mücadeleden vazgeçmeyip, elimizden gelenin en iyisini yapıp onların işlerini gelecekte daha da kolaylaştırmak. Hoş teknolojinin geldiği ve geleceği noktada belki de iş dünyasında bu zaten doğal bir süreç olarak yaşanacak.
Bu özel güne dair cümlelerimi emekçi kadınlarımıza negatif ayrımcılık yapmak yerine desteklemesini umut ettiğim, hayatımıza değen erkeklere, Ahmet Altan’ın sevdiğim bir yazısından alıntıyla seslenerek bitirmek istiyorum;
Hayat, kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi kat kattır. Babil’in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir. Bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür. Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara gördüğünüz hayat, yanınızdaki kadının terası, manzarası, hayatıdır. Hayatın hangi katında durduğunuzu, yanınızdaki kadının durduğu kat belirler. Hayatınız, seçtiğiniz kadındır. ’‘BİR KADIN DEĞİL BİR HAYAT SEÇERSİNİZ ÇÜNKÜ”
Emel Meriç – Siemens A.Ş. Pazarlama Yöneticisi // Uluslararası Koç & Türkiye Program Lideri
Gücümüzü sahiplenerek ilham olmak…
Hayatın her alanında çeşitlilik, farklı bakış açıları kazanmaya zemin oluşturup zenginlik katarak yaratıcılığı besleyen en önemli kaynaklardan biridir. Bu bağlamda kadınların toplum, iş dünyası, bilim , sanat ve daha birçok alandaki katkıları çok önemli olmanın yanı sıra toplumsal değişim ve gelişim için de gereklidir. Gerekli olmasına gereklidir de buna giden yollar pürüzsüz değildir. Engeller, eşitsizliklerle doludur. Adını koyabildiğimiz engellerin yanı sıra esas belli belirsiz, tam da adını koyamadığımız zorlukları aşmak da en kritik olanlarıdır. İşte burada yola devam etmek için önemli yakıtlardan bazıları; farkındalık, kararlılık ve cesarettir. Cesaret, korkuya karşın ilerleyebilme becerisidir. O nedenle kendi gücümüzü keşfetmemiz, nerelerde pes etmeye meyilli olduğumuzun farkına varıp nelerin bize devam etme gücünü verdiğini bilmemiz ve cesurca uygulamamız fark yaratır.
Pazarlama ve koçluk alanındaki deneyimlerimde, çok farklı hikayelere tanıklık ettim. Kendi hikayemizin gücüne inanmanın ve onunla ilişkilenip onu işlemenin, zenginleştirmenin bizi aydınlattığına inanıyorum. İçinde bulunduğumuz biricik, ufak köşemizden başlayarak özgün hazinelerimizi bulup onları sahiplenerek sabırla emek vermenin en sürdürülebilir ve verimli yol haritası olduğunu düşünüyorum. Şüphe duyduğumuz, vazgeçmeye yaklaştığımız zamanlar tabii ki olacak, yolun seyri de böyledir zaten. İşte o anlarda hemen yanı başımızdaki ilham kaynaklarımıza bakabiliriz; Türkan Saylan, Muazzez İlmiye Çığ, Halide Edib Adıvar, Bengisu Avcı, Şahika Ercümen ve adını burada sayamadığım tüm muhteşem kadınlarımıza ek olarak öncü olup bize yolları açmayı başaran cesur kadınlarımız: İlk kadın hekimimiz Safiye Ali, ilk kadın otomobil yarışçımız Samiye Cahid Morkaya, ilk kadın kimyagerimiz Remziye Hisar, ilk kadın heykeltraşımız Sabiha Bengütaş, ilk kadın mühendisimiz Sabiha Gürayman, ilk kadın savaş fotoğrafçımız Semiha Es, olimpiyatlara katılan ilk kadın sporcumuz: Halet Çambel, ilk kadın emniyet müdürümüz Feriha Sanerk …
Bu değerli hikayelerin ışığında, kendi sorumluluğumuza, sesimize ve birlikteliğe sahip çıkmanın önemini hatırlayalım. Dünya Kadınlar Günü’müz kutlu olsun.
Emine Dilek GÜNDÜZ – Erkunt Doküm Genel Müdürü
Kadınların üretimdeki teknik rollerden orta ve üst düzey yönetim pozisyonlarına kadar işin her alanında daha fazla yer alması, sanayinin güçlenmesine ve gelişmesine önemli katkılar sağlar. Ancak günümüzde, özellikle kadın mühendislerin iş dünyasında önündeki engeller tamamen kalkmış değil. Cam tavan olgusu, yıllardır fırsat eşitliğinden yoksun bırakılan kadınların karşılaştığı en büyük zorluklardan biri olmaya devam ediyor. Artık “Kadınları desteklemeliyiz” demek yerine, iş dünyasında eşit şartları sağlamak üzerine konuşmamız gerekiyor. Bu noktada, 8 Mart yalnızca bir kutlama günü olmamalı; kadınların iş hayatında daha fazla yer alması için atılması gereken somut adımları tartışmalı, projeler geliştirmeli ve bu süreçte aktif roller üstlenmeliyiz.
Bizler, Erkunt Döküm olarak bu sorumluluğun bilinciyle hareket ediyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile yürüttüğümüz iş birliği kapsamında, İmalat Sanayinde Kadınların Güçlenmesine Yönelik Model Geliştirme projelerinde yer alıyoruz. Ayrıca, kadın istihdamında ve özellikle kadın mühendis konusunda pozitif ayrımcılık uygulayarak sektörde öncü bir konumdayız. Bugün, ekibimizdeki kadın çalışan oranımız %40, kadın yönetici oranımız ise %33 seviyesinde olup, bu oranlarla sektör ortalamasının çok üzerinde yer alıyoruz. Kadınların iş dünyasında daha görünür olduğu, fırsat eşitliğinin sağlandığı bir gelecek için çalışmaya devam edeceğiz.
Esma Sarıaslan – ES-SA Mühendislik Genel Müdürü
Dünya Kadınlar Günü benim için öncelikle ezilen ve haklarını almak için mücadele edilen kadınları anma günüdür. Bu önemli günün çıkış hikayesini anımsayalım; 8 mart 1857 de New York’ta bir gömlek fabrikasında çalışıyorken çalışma şartlarının iyileştirilmesi, eşit işe eşit ücret ve doğum izni gibi haklı taleplerle grev yapan kadınların polis müdahalesi ve çıkan yangın sonucunda içeride 129 kadının kilitli kalması ve yanarak can vermelerinin ardından yıllar geçtikten sonra 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından alınan bir kararla ilan edilen bir anma günüdür. O nedenle ben her 8 Mart’ta kadın hakları mücadelesini başlatan ve bu uğurda hayatlarını kaybeden emekçi kadınları hatırlıyor ve hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Bunun dışında 8 Mart kadın hakları ve yaşanan eşitsizliklerle ilgili farkındalık oluşturmak için bir fırsattır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini toplumun her kesiminde anlamını ve önemini vurgulamak için alanlarda, salonlarda birlikte el ele mücadele edip, konunun önemini konuşacağımız ve şenlik havasında geçirilmesi gereken bir süreçtir.
İş dünyasında kadın olmanın zorluklarını ise iki farklı yönden cevaplamalıyız. Birincisi; özel yaşamınızdaki sorumluluklarınızdan dolayı iş yaşamındaki zorluklarınız ve ikincisi; işinizi yaparken kadın olmanızın yarattığı zorluklar diye değerlendirebiliriz.
Özel yaşamdaki sorumluluklarımız açısından baktığımızda toplumun bizlerden kadın olarak beklentileri çok yüksek. Çalışıyor olmamız, yoğun bir iş tempomuzun olması sonucu değiştirmiyor. Etrafımızdaki kişiler bizden eş, anne , evlat veya toplumsal olarak hangi sıfatla anılıyorsanız o sıfata ait sorumlulukları eksiksiz olarak yerine getirmemizi bekliyor. Özellikle X kuşağı bu beklenti yoğunluğunu çok fazla yaşadı, şimdilerde farkındalıklar daha yüksek ve bizler de zaten bizim yaşadığımız sıkıntıları yaşamasın genç kuşak diye buna öncülük yapmaya çalışıyoruz.
İkincisi işimizi yaparken yaşadığımız sorunlar ise daha çok yaptığınız işin kabulü esnasında yaşanan güvensizlikler, kadından mühendis olmaz önyargısı ki mesleğe başladığım ilk yıllarda bu ön yargıyı yenene kadar çok mücadele ettim. Bunun dışında hep kendi firmamı yönettiğim için firmaların iç dinamiklerinde yaşanan sorunlara maruz kalmadım. Ancak bu mobinglere uğrayan birçok meslektaşıma, kadın arkadaşlarıma çok da üzülerek şahitlik ettim.
Cam tavanları kaldırmak için yapılması gerekenler
Öncelikle ben bina makine mühendisliği alanında çalışan bir projeciyim, çok ağır bir işi hiç yüksünmeden ve büyük bir keyifle yapıyorum. Makina mühendisi olurken aldığım her dersi yaptığım tüm işlerde kullanıyorum. Projecilik sürekli gelişmeye açık olmanızı ve çok okumanızı gerektiriyor. O nedenle biz aldığımız eğitimden dolayı son derece donanımlı kadınlarız ve önümüze getirilen her problemi çözebiliriz. Kendimize güvenimiz tam olmalı ve bizi tepemizde bir cam tavan varmış hissi veren ve öz güvenimizi kaybetmemize neden olacak olan her türlü baskıya karşı dikkatli olmalıyız. Özellikle büyük organizasyonlu firmalarda yönetim kadrolarında kadın sayısının azlığına dikkat çekmek istiyorum. Buralarda biz de yöneticiliği hak ediyoruz şeklinde talepkar olmalı ve yönetim talep etmeliyiz.
Uzun doğum izinleri nedeniyle doğum izini alsanız kariyerinizde gecikiyor ve geri kalıyorsunuz, almadığınızda çocuğuna bakmak istemeyen anne görüntüsü ortaya çıkıyor ve toplumsal baskıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu nedenle anne ve babaya eşit süreli ve kendilerinin belirleyeceği şekilde sıralı, anlaşmalı doğum izinlerini savunuyorum.
Kadınların yararına gibi görünen bazı ayrıcalıkların uzun vadede sorunlara yol açtığını ve bu evlendikten sonra 1 yıl içerisinde tazminat alarak işten ayrılabilme veya ev kadınlarını sigortalı olması gibi kadının iş yaşamından uzaklaştıracak ve eve kapatacak şartlara dikkatli yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum.
Esra Gürz – ODE Yalıtım Pazarlama Müdürü
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınların daha eşit bir yaşam uğruna verdikleri özgürlük mücadelesini simgeliyor. Toplumumuzun yarısını oluşturan kadınların gücünü her alana dahil etmeden ekonomik, insani ve sosyal kalkınmada sıçrama yapmamız mümkün değil. Kadınlarımızın erkeklerle eşit şartlarda işgücüne katıldıkları bir ülke yaratmamız gerekiyor. Ancak ülkemizde birçok sektörde olduğu gibi yapı ve yalıtım alanında çalışan kadın sayısı da oldukça az. İnşaat Sektörü ve İş Gücü Dinamikleri: Türkiye’24 araştırmasının sonuçlarına göre 2024 yılının ilk çeyrek rakamlarına bakıldığında inşaat sektörü 2 milyon 147 kişiye istihdam sağlarken, sektörde çalışanların sadece yüzde 4,6’sı kadınlardan oluşuyor.
Yalıtım sektöründe kadın çalışanlar, fiziksel güç gerektiren işler, saha koşulları ve erkek egemen çalışma ortamları nedeniyle zorluklarla karşılaşabiliyor. Mesleki yeterliliklerini kanıtlamak için ekstra çaba harcamaları gerekebiliyor. Ancak destekleyici iş ortamları ve cinsiyet eşitliğine yönelik farkındalık, bu zorlukların aşılmasında önemli rol oynayacaktır.
Sektörümüzde fiziki güç gerektiren alanlarda erkek çalışanlar ağırlıklı olsa da Ar-Ge, satış pazarlama, kalite, insan kaynakları başta olmak üzere her alanda kadın çalışan sayısını artırmamız gerekiyor. Günün sonunda yalıtımı erkek egemen bir sektör olmaktan çıkarmalıyız.
ODE Yalıtım olarak bu bakış açısıyla hareket ediyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve fırsat eşitliği kurum kültürümüzün bir parçası. Kadın istihdamını destekliyor ve eşitlik ilkesini istihdam politikalarımıza yansıtıyoruz. Bu bilinçle yönetim kurulumuz da dahil olmak üzere her kademede çalışan kadın sayısını artırmak üzere çalışmalar yapıyoruz. Kadınların liderlik rollerinde daha fazla yer almasını destekleyen projeler geliştiriyoruz.
2025 Şubat ayı itibarıyla şirketimizde kadın çalışan oranımız yüzde 13. Toplam sayı içinde beyaz yaka kadın çalışan oranımız ise yüzde 36. Bu oranla sektör ortalamasının üzerindeyiz ve hedefimiz bu oranları her kademede artırmak. Sektörümüzdeki başarılı ve güçlü kadınların, sonraki nesiller için daha fazla rol model oluşturacağına inanıyoruz. Bu vizyon doğrultusunda, sadece kendi şirketimizde değil, sektörde de kadın liderliğini destekleyen bir değişim hareketine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.
Ezgi Kılıç – GEA Group Isıtma – Soğutma Teknolojileri Bölümü Kıdemli Satış Müdürü & Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı
1986 yılında Ankara’da doğdum. 2008 yılında Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü’nden, 2011 yılında ise Yıldız Teknik Üniversitesi Isı-Proses Anabilim Dalı yüksek lisans programından mezun oldum. 16 senedir endüstriyel soğutma sektöründe çalışıyor, son üç senedir de GEA Group bünyesinde Isıtma – Soğutma Teknolojileri Bölümü’nde Kıdemli Satış Müdürü olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda, 2024 yılından bu yana Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyorum.
Kadınların; mühendislik gibi erkeklerin daha fazla temsilcilik üstlendiği alanlarda, daha güçlü adımlarla ilerleyebilmesi adına çalışmalar yürütmek ve kadınların kariyer yolculuklarında karşılaştıkları engelleri aşmalarına yardımcı olarak mesleğe katılımlarını artırmak benim için sadece bir sorumluluk değil, aynı zamanda bir misyon. Toplumsal cinsiyet eşitliğine destek sağlamak adına her alanda mücadele etmeye devam edeceğim.
8 Mart 1857’de New York’ta, eşit işe eşit ücret ve insanca çalışma koşulları talebiyle greve çıkan kadın işçiler, sadece kendi hakları için değil, tüm kadınlar için tarih yazdı. O gün yakılan eşitlik ateşi, bugün hâlâ yanmaya devam etmektedir. Ancak bazı sektörlerde varlığını sürdüren ataerkil düzen, kadınların üretime katkısını ve emeklerini göz ardı ederek, kadınların bu alanlarda belirli rollerin içine sıkışmalarına sebep olabiliyor. Kadınlar, iş dünyasında kimi zaman açıkça, kimi zaman ise görünmez bariyerlerle karşı karşıya kalabiliyor. Özellikle de mühendislik gibi geleneksel tabirle “erkek işi” olarak görülen mesleklerde kadınlar, yalnızca işlerini en iyi şekilde yapmak için değil, aynı zamanda cinsiyet bariyerlerini aşmak için de mücadele etmek zorunda kalabiliyor. Oysa kadınlar yalnızca üretimin değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümün de eşit oranda öncüsüdür.
Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde hepimize sorumluluk düşüyor. Eşitliğin gücüyle geleceği inşa etmek, cinsiyete dayalı iş bölümü anlayışını yıkmak, eşit işe eşit ücret politikasını hayata geçirmek ve kadınların iş yerlerinde karşılaştığı hak ihlallerine karşı sıfır tolerans göstermek bir seçenek değil, zorunluluktur.
Biz kadınlar; halen her gün, her an bu engellerle karşılaşabiliyoruz. Bu yüzden dayanışmayı artırmalı, toplumsal cinsiyet eşitliği bilincini yalnızca özel günlerde bahsedilen bir konu başlığı olmaktan çıkartarak, hayatın her alanına yaymalıyız. Bilimden sanata, teknolojiden kişisel gelişime kadar hayatın her alanında var olan kadınlar, var olmaya devam edecektir.
Başta meslektaşlarım olmak üzere, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü dayanışma ve kararlılıkla kutluyorum.”
Filiz Doğan – TLC Klima Genel Müdür Yardımcısı
Kadınlar Günü, çoğu kişi için çiçeklerle anılsa da benim için kadın hakları mücadelesinin ve eşitlik talebinin hatırlanması gereken bir gün. Makine mühendisi ve çalışan bir anne olarak, erkek egemen sektörlerde var olmanın zorluklarını biliyorum. Bu zorlukları da aşabilmemizin tek yolu kadın ve erkek beraber mücadele etmek olduğuna inanıyorum.
Bugün Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığım TLC Klima’nın Yönetici Ortağı sevgili Sema Tunar da bu alanda ilham veren kadınlardan biri. İklimlendirme gibi erkek egemen bir sektörde iş sahibi ve iş veren olarak önemli bir rol üstleniyor. Biz de TLC Klima’da kadınların iş dünyasında karşılaştıkları zorluklara karşı mücadele ediyoruz.
Ne yazık ki sektörden bağımsız olarak, kadınların yönetici pozisyonlarına yükselmesi hâlâ zorlu bir süreç. Ön yargılar, ücret eşitsizliği ve anneliğin kariyere etkisi bunlardan sadece birkaçı. Kadınların lider konumlara gelmesi, yeteneklerinden çok cinsiyetleri nedeniyle daha fazla çaba gerektiriyor. Bu durumun temelinde kadının toplumdaki yeri var. Kız çocuklarına eşit eğitim hakkı sağlanmalı, lider olabilecekleri öğretilmeli ve geleneksel rollerin dışına çıkmaları desteklenmeli. Kadının ailedeki yükü paylaşılmalı hem anne, hem eş, hem kariyer yapan bir insan olarak ezilmemeli. İş dünyasında eşitliği sağlamak için hepimizin sorumluluk alması gerekiyor.
Gül Sevinç Selçuk – Legrand Türkiye Grubu CMO’su
Dünya Kadınlar Günü, toplumsal yaşamın her alanında karşılaşılan eşitsizlikleri görünür kılmak ve dezavantajlı grupların iş hayatında eşit temsili için farkındalık oluşturmak adına bir fırsat.
İş dünyasında kadın olmak, çoğu zaman daha fazla çaba gerektiriyor. Kadınların kariyerlerinde ilerleyip liderlik pozisyonlarına ulaşabilmesi için toplumun ortak bir amaçla pozitif aksiyon alması gerekiyor. Kadınları desteklemek, onlara eşit fırsatlar sunmak ve potansiyellerini fark etmelerini sağlamak, daha güçlü ve inovatif bir iş dünyasının temel koşulları. İş dünyasında daha adil ve verimli bir ortam için eşit adımlarla ilerlemek gerekiyor.
Eşitlik denince ulaşılmak istenilen nokta nicel eşitliğin yanı sıra niteliksel eşitlik de olmalı. Her kademede ve özellikle yönetim kurullarında kadın sayısının artması çok değerli. Üst yönetime giden yoldaki engel olan “Cam Tavanlar”ı kaldırmak için yapılması gerekenlerin başında, eşitlik odaklı politikaların uygulanması, destekleyici programların geliştirilmesi ve toplumda kadınlara karşı sergilenen tutumun değiştirilmesi geliyor.
Yönetim kadrosunun %40’ını kadınların oluşturduğu, çeşitlilik ve kapsayıcılığı kucaklayan bir firma olarak, toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sağlamak en önemli hedeflerimizden biri. Ellegrand (Legrand’ta kadın) platformumuzla mentorluk, esnek çalışma sistemleri, lise ve üniversitedeki kızlarımızın teknik alanlara yönlendirilmesi gibi birçok projeye imza atıyoruz. GEEIS* sertifikasına sahip Türkiye’deki ilk üretim şirketi olarak kadının imzasının olduğu her yerin daha da güçleneceğine inanıyoruz.
*GEEIS – Gender Equality European and International Standard (Avrupa ve Uluslararası Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Standartı)
Hatice İlhan Küçük- Gökçe Brülör Yönetim Kurulu Üyesi
“Bugün benim için adalet arayışını ifade ediyor. Kadın hakları, insan haklarının ayrılmaz bir parçasıdır. Kadınların hakları genellikle iş dünyasındaki varlıklarıyla sınırlı bir eksende ele alınmakta, daha derin sorunlar göz ardı edilebilmektedir.
Kadınlar, ister ailelerine adanmış, ister iş hayatında mücadele eden, ister sosyal sorumluluk üstlenen bireyler olsun, hangi alanda olmak istiyorlarsa orada yetenekleriyle gönüllerince değer üretebilmelidir. Bu, kadınların iç huzurunu bulması ve toplumsal denge açısından kritik bir meseledir. Bizim neslimiz, elinde mesleği ve parası olan kadınların daha çok değer göreceği, ezilmeyeceği inancı ile büyütüldü. Artık birçok kadın iş hayatında olsa da sorun bitmedi. Ana konu, kadının fikrinin, yaptığı işin ve benliğinin değer görmesi, kıymetinin bilinmesi ve süreçlerin adil şekilde paylaşılmasıdır. Odağımız bir cinsi diğerine ezdirmek olmamalıdır, çünkü birbirimizi dışlayarak hepimizin insan olduğu gerçeğinin önünü örterek cepheleşmiş ve kendi adalet arayışımız ile çelişmiş oluruz.
Aşırı tüketim ve dolayısıyla üretim döngüsü, iş koşullarını tüm insanlık için zorlaştırıyor. Kadın olmak bu zorluğa katsayı ekliyor, kadının önüne gelen diğer isimler bu katsayıları artırıyor. Örneğin anne kadın, engelli kadın, tesettürlü kadın. Bir kadın iş hayatı dışındaki sorumluluklarını azalttığı ölçüde cam tavanı delme ihtimali artabiliyor ancak. Üstlendiğimiz çeşitli sorumluluklar ya da mecburiyetlerimiz yükümüzü artırıyor. Kadınlar potansiyellerini keşfedip peşinden giderken sorumlulukların ezici bir yük haline gelmediği şartlar oluşturulmalıdır. Toplumsal eğitim vesilesiyle kültürün geliştirilmesinin, cam tavanları yıkmakta öncelikli yöntem olduğunu düşünüyorum, bunun yanında esnek çalışma koşulları ve adil, liyakatli değerlendirmeler şartların iyileşmesine katkı sağlayacaktır.
Bugün kadınlar ve erkekler olarak kalıplardan, aktarımlardan çıkmaya çalışarak yeni bir denge arayışı içindeyiz. İş hayatı, sosyal hayat ve özel hayat fark etmeksizin birbirimizin değerini bildiğimiz, adil davrandığımız bir dünya inşa edeceğimize inanıyorum.”
Hülya Dinçer – Daikin Kurumsal İletişim Bölüm Müdürü
Elimizdeki Balyoz…
8 Mart Dünya Kadınlar Günü mücadelesi aslında bundan tam 158 yıl önce başlamış, o zamandan günümüze baktığımda değişen sadece zaman olmuş gibi geliyor. Hala kadınların toplumsal ve ekonomik alanlardaki haklarını almaya çalışıyoruz. Hala kadınların çalışma şartları, işyerlerindeki cinsiyet eşitsizliği, kadına karşı şiddet devam ediyor. Ve en basit hak olan eğitim alma özgürlüklerimiz bile kısıtlanmış durumda. Bu sorunlarla hala mücadele ederken ben bugünü bir kutlama günü değil, tüm bu sorunları konuşma ve herkesin bu konuda çözüm arayışına girdiği bir gün olması gerektiğini ısrarlı bir şekilde savunuyorum. Ayrıca bu sorunların belli bir ülkeye ya da coğrafyaya ait olmadığını da düşünüyorum.
Kadının tüm dünyada ekonomiye katılma oranlarına bakarsak, tabii ki Ortadoğu ve Asya oranları düşük, ama Avrupa’daki oranlarda da özellikle yönetimde kadın çalışanların oranı hala düşük olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Bu konuları herkes zaten Dünya Kadınlar Günü’nde konuşuyor. Günümüzde bence kadınların önündeki en büyük engel cam tavan sendromu. Özellikle kadınlar için iş yerlerinde ve yönetimlerde yer almanın sınırlandırılmasını ifade etse de aslında sanki görünmeyen duvarlar kadınların önündedir. Ne kadar başarılı olursanız olun, kendinizi tanıyıp güçlü yönlerinizi ortaya koysanız da, ne kadar büyük bir network ağınız olsa da, sürekli öğrenip gelişseniz de, haksızlıklara sesli şekilde karşı gelseniz de, duvarı yıkacak balyozunuz yoksa, yukarı çıkmak için birçok şeyden fedakârlık yapıyorsunuz demektir. Bu elinizdeki balyoz dediğim şey nedir? Açıklamak isterim.
- Sizi cinsiyetiniz ile değerlendirmeyecek, kendi felsefesi olan şirketlerde çalışmak.
- Farkındalığı artıracak müfredat… Ortak eğitim kültürü yaratmada ve insanlara bunun davranış şekline dönüştürülmesinde çok yardımcıdır.
- Ve kadın kimliğimizden vazgeçmeyerek sürekli mücadele etmeye devam etmek.
Benim kadınların elinde olması gerektiğini düşündüğüm balyoz bu. Siz ne kadar güçlü, başarılı olursanız olun, şirket kültürü ya da toplum kültürünün bunu algıladığı ve size bu bağlamda gördüğü kimlik olarak kalabiliyorsunuz. Özellikle orta ölçekli şirketlerde ve aile şirketlerinde hâlâ bu tuğlalarla örülmüş görünmez duvarlarımız var.
Tabii ki, bu duvarların yıkılmayacağını düşünmüyorum. Ama yıkacaksak, bu duvarları sadece kadınların birliğiyle ya da çok çalışmalarıyla değil, toplumsal bir kolektif bakış açısıyla yıkabileceğimizi düşünüyorum. Kısacası, kadınların karşılaştığı engellerin sadece bireysel çabalarla değil, toplumsal bir dönüşümle aşılabileceğine inanıyorum. Cam tavan sendromunun sadece iş yerlerinde değil, aynı zamanda toplumun geneline yayılmış bir engel olduğunun bir kez daha altını çizmek istiyorum. Özellikle kültürel ve yapısal bariyerler, kadınların hem iş hayatında hem de diğer alanlarda gerçek potansiyellerini sergilemelerini engelliyor.
Bu sorunu çözmemizin tek yolu, cinsiyet eşitliği üzerine sağlam bir eğitim ve şirketlerin gerçekten eşitlikçi bir kültür benimsemesidir. Bu, kadının iş gücüne katılımını artırabilir ve bu engellerin kırılmasında büyük bir rol oynar. Kadınların önündeki görünmez duvarları yıkmak, sadece onların mücadelesiyle değil, hepimizin ortak çabasıyla mümkündür. Cinsiyet eşitliği bir tercih değil, bir zorunluluktur.
Işıl Aytaç – Mitsubishi Electric Kurumsal Finans Bölümü Direktörü
“Cinsiyet Eşitliği Yolunda Cam Tavanları Aşmak Önem Taşıyor”
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tüm dünyada kadınların toplumdaki yerine dikkat çekmek için kıymetli bir gün ancak cinsiyet eşitliğinin, sadece bir günle sınırlı kalmayacak kadar değerli ve üzerinde sürekli çalışılması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum.
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 2024 Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu, Türkiye’nin bu alandaki durumuna dair önemli veriler sunuyor.[1] Rapora göre ülkemiz, 146 ülke arasında 127’nci sırada yer alıyor. Kadınların “Eğitim Durumu” açısından 90’ıncı, “Ekonomik Katılım ve Fırsatlar” alanında ise 133’üncü sırada bulunuyoruz. “Siyasi Güç Kazanma” ve “Kadın Sağlığı” endekslerinde ise sırasıyla 114’üncü ve 98’inci sıralardayız.
Bu verilere olumlu bir perspektiften baktığımızda, değerlendirmeye alınan beş kriterin dördünde bir önceki yıla kıyasla ilerleme kaydedildiğini, “Ekonomik Katılım ve Fırsatlar” endeksine baktığımızda ise bu alanda önceki yıla kıyasla herhangi bir değişim yaşanmadığını görüyoruz. Türkiye genelinde kadınların işgücüne katılım oranı, farklı kaynaklara göre ortalama %30-35 aralığında değişiyor.
Türkiye Sıralaması | ||
Dünya Ekonomik Forum Raporu Endeksleri | 2024 | 2023 |
Küresel Cinsiyet Eşit(siz)liği | 127 | 129 |
Ekonomik Katılım ve Fırsatlar | 133 | 133 |
Eğitim Durumu | 90 | 99 |
Kadın Sağlığı | 98 | 100 |
Siyasi Güç Kazanma | 114 | 118 |
Kadınların iş gücüne katılım oranını artırmak ve sürdürülebilir bir gelişim sağlamak için hem bireylerin hem de şirketlerin “Cam Tavan”ları aşarak daha şeffaf, kapsayıcı ve fırsat eşitliğini destekleyen bir yapı oluşturması büyük önem taşımakta.
“Cam Tavan” kavramı, başta kadınlar olmak üzere, etnik azınlıkları, engelli bireyleri ve kültürel farklılıklara sahip insanları da kapsayarak çeşitli grupların üst pozisyonlara yükselmesini zorlaştıran yapısal engelleri, görünmez bariyerleri temsil ediyor.
Fırsat eşitliğine giden yolda “Cam Tavan”ların kırılması, yalnızca bugünü değil, gelecek nesilleri de kapsayan bir gereklilik haline geldi. Bu süreçte kurumsal ve kamusal yapıların, sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde hareket ederek toplumda farkındalık oluşturması kritik önem taşıyor.
Çalıştığım kurumda, cinsiyet eşitliği, çeşitlilik ve kapsayıcılık konularında eğitimler sağlanması, farkındalığın ölçülmesi ve kadın çalışan oranının her kademede artırılmasına yönelik çalışmalar yürütülmesi, bu konuda olumlu adımların atılabileceğini gösteriyor. Bu bilinç ve çabanın tüm kurumlara yayılmasının daha eşitlikçi bir geleceğe katkı sağlayacağına inanıyorum.
Basit Aksiyonlar Büyük Dönüşümlere İlham Olabilir
İş dünyasında fırsat eşitliğini sağlamak adına ölçülebilir hedefler belirlemek olumlu sonuçlar doğurabilir. Çeşitlilik, kapsayıcılık ve eşitlik eğitimlerinin düzenli olarak verilmesi, işe alım süreçlerinde kadın ve erkek adaylar arasında denge gözetilmesi, kadın çalışan ve tedarikçi oranlarının artırılması, üst yönetimde kadın temsilinin güçlendirilmesi gibi aksiyonlar, çalışanların bilinçlenmesine, motivasyonun artmasına ve toplumsal farkındalığın gelişmesine katkı sağlayabilir.
Tüm bunlardan da önce eğitimde fırsat eşitliğinin toplumsal kalkınmanın temel taşlarından biri olarak öne çıktığını düşünüyorum. Kız çocuklarının eğitime erişiminin mutlaka sağlanması, çocuklar ve gençler için kültürel gelişimi destekleyen çalışmaların hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Günümüzde medyada yer alan bazı içerikler, toplumsal değerlerimiz üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor. Bu durum sosyal-kültürel gelişimin yalnızca sınıf içi eğitimle sağlanamayacağını ve bireylerin çok yönlü bir bakış açısıyla yetiştirilmesinin önemini ortaya koyuyor. Bu doğrultuda bireyler olarak her kademede cinsiyet eşitliği konusunda sorumlu hissetmeli, özsaygısı yüksek, bilinçli, eşit bir dünya için çalışan nesillerin yetişmesini desteklemeliyiz. Basit aksiyonlar büyük dönüşümlere ilham olabilir. Samimi ve duyarlı bir yaklaşımla hep birlikte bu dönüşüme katkı sağlayabilir, küçük çabalarla önemli farkındalıklar yaratarak adil bir toplumda eşitlik için gelişmeye devam edebiliriz.
Geleceğe ilham veren tüm emekçi kadınlarımızın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
Mehtap Sartık – DOĞU İklimlendirme Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü
Dünya Kadınlar Günü, sadece bir kutlama günü değil, aynı zamanda bir hatırlatma ve farkındalık yaratma aracıdır. Bir yandan elde edilen kazanımları kutlarken, diğer taraftan da hala aşılması gereken eşitlik engellerinin farkında olmamız gerekiyor.
Cinsiyet temelli önyargılar, kariyer ilerlemesini zorlaştıran engeller ve cam tavanlar hala varlığını sürdürüyor. Ancak, bu engellerin aşılabilmesi için bireysel ve kurumsal olarak birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Bu nedenle mühendislik ve iş dünyasında kadın olmanın, cesaret ve kararlılık gerektiren bir serüven olduğunu söyleyebilirim. Süreçte ise sektörümde kadınların sesi olmak ve yeni nesillere ilham vermek benim için oldukça kıymetli ve özel bir duygu.
Sadece kendi sektörümüzde değil tüm sektörlerde kadınların şirketlerde daha çok söz sahibi olabilmesi, karar alma mekanizmalarında yer alabilmesi için somut adımlar atmamız gerekiyor. Şirketlerin sadece eşitlik politikaları belirlemesi yetmez, aynı zamanda bu politikaları uygulamaya koyması ve kadınları destekleyici programlar geliştirmesi gerekir. Mentorluk programları, kapsayıcı liderlik modelleri, eşit çalışma koşulları gibi çözümler, kadınların iş dünyasında daha güçlü yer alabilmesine yardımcı olabilir.
Doğu olarak bizler de çalışma hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğini gündemimizin merkezine koyuyor ve değer veriyoruz. Kadın istihdamını artırmak, kadın liderleri desteklemek ve şirket içinde eşitliği sağlayacak adımlar atmak bizim öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Çünkü kadınların önündeki engelleri kaldırmak sadece bireysel bir mücadele değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle birbirimize destek olarak ve dayanışma göstererek, daha eşit, adil ve kapsayıcı bir geleceği inşa edeceğimizi düşünüyoruz.
Merve Karakuş Şişman – ZES Solar Pazarlama ve Kurumsal İletişim Sorumlusu
Kadınlar Günü benim için sadece bir kutlama değil; eçmişte verilen mücadelelerin bir hatırlatıcısı ve daha adil, eşit bir dünya için yeniden harekete geçme çağrısıdır. Bu gün, kadınların toplumun her alanında ne kadar güçlü bir değişim yaratabileceğini bir kez daha hatırlatıyor. Güneş enerjisi sektöründe, temiz bir dünya ve sürdürülebilir bir gelecek için çalışan bir kadın olarak, bu mesaj benim hayatımın tam merkezinde yer alıyor.
Son 6 yıldır bu sektörde hem büyüyen bir alanın parçası oldum hem de kendimi sürekli geliştirme fırsatı buldum. Şu anda pazarlama yöneticisi olarak, güneş enerjisinin gücünü dünyaya anlatma misyonuyla çalışıyorum. Teknik bilgi gerektiren ve erkek ağırlıklı bir sektörde, kadınların bilgisi ve liderliği sıklıkla sorgulanabiliyor. Böyle anlarda içimdeki motivasyonu yeniden hatırlıyorum: “Ben sadece kendi adıma değil, benden sonra bu alanda çalışacak kadınlar adına da buradayım.”
Kadınların iş dünyasında karşılaştığı görünmez engelleri aşmanın en önemli yollarından biri, birbirimize destek olmaktan geçiyor. Kadın liderlerin görünürlüğünü artırarak, mentorluk yaparak ve eşitlikçi bir iş kültürü oluşturarak büyük değişimler yaratabiliriz.
Benim için güneş enerjisi sektörü, yalnızca bir iş alanı değil; aynı zamanda temiz bir dünya ve sürdürülebilir bir gelecek için bir umut kapısı. Her gün “Bu yaptığımız, sadece bugünü değil, yarını da değiştiriyor” diyerek çalışıyorum.
Kadınlar olarak sadece iş dünyasında değil, hayatın her alanında iz bırakıyoruz. Ve biliyorum ki, sürdürülebilir bir gelecek, bizim kararlılığımız ve cesaretimizle inşa edilecek. Unutmayalım, güneşin ışığını herkes için eşit bir şekilde paylaşmak bizim elimizde.
Merve Sabay – Grundfos Kıdemli İş Geliştirme Müdürü
Kadınlar gününe hala ihtiyacımızın olması içime pek sinmezken,bugünlerde gücümüzü göstermek için yine de kutlamamız gerektiğini düşünüyorum. Erkek egemen sektörümüzde yıllar geçtikçe hemcinslerimin sayısının arttığını görmek bana mutluluk veriyor.
Azınlık olmak ya da çoğunluk olmaktansa her şeyde dengede olmanın sürdürülebilir başarı getireceğine inanıyorum. Alışıla gelmiş şeyleri kırmak, farklı bakış açılarını kazanmak için erkeklerin iş dünyasında bize ihtiyacı var. Bizler güçlerimiz ve içgüdülerimizle gerçek birer kahramanız. Önce kendimizi sevmeli, kendimize saygı duymalıyız. Sonrasında ise hayatımızdaki erkeklere ve evlatlarımıza, kadına saygı duymayı öğretmeliyiz. Gücümüze inanalım, pes etmeyelim. İşte o zaman inişler, zorluklar olsa da elbette çıkışlar, yükselişler de olacak.
Nilay Kadaifçioğlu – General Filter HAVAK Pazarlama Yöneticisi
1975 yılından buna yana Dünya Kadınlar günü, kadın hak ve eşitliğini savunmak, kadın özgürlüğünü ön plana çıkarmak için tüm dünyada kutlanmaktadır. Ancak gerek toplum gerekse iş hayatında kadınların yaşadıkları zorluklar, uğradıkları haksızlıklar sadece 8 Mart yaklaştığında hatırlanıp dile getiriliyor, çözüm önerileri sunuluyor sonrasında bir sonraki 8 Mart’a kadar hatırlanmıyor. Bu süreç içerisinde yine kadınlarımız şiddete ve hayattan koparılmayamaruz kalıyor, iş yerlerinde mobbinge uğruyor. Cinsiyet eşitsizliği hayatımızın her alanında karşımıza çıkmaya devam ediyor. Kadınların maruz kaldığı bu cam tavanları kaldırmak için toplumsal eğitim ve bilinçlendirilmelere önem verilmesi, iş hayatında ve toplumun her noktasında kadınların desteklenmesi, iş gücündeki yadsınamaz önemlerinin göz ardı edilmemesi gerekiyor. Kadınların ev ve çalışma hayatını birlikte yürütmesinde erkeklerden daha fazla çaba sarf ettiğinin, erkeklerle aynı sektörlerde çalışabilme kapasitelerinin olduğunun, gerek iş hayatında gerekse toplum içerisinde erkeklerle eşit haklara sahip olduğunun unutulmaması gerekiyor.
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “ İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki; bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki; bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?”
Toplum içinde, çalışma ve eğitim alanında hak ettiği değeri gören, kadının en büyük düşmanı yine bir kadındır tabusunu yıkabilen, bilinçli, eğitimli, özgüvenli kadınlarımızla nice 8 Mart’ lara. Dünya emekçi kadınlar günümüz kutlu olsun.
Nilgün İlik – Mekanik Tesisat Müteahhitleri Derneği Müdürü
Günümüzde, ekonominin canlandırılması adına içi boşaltılmış bir gün haline getirilmiş olsa da 8 Mart’ın derin anlamlar taşıdığını düşünüyorum. Sanayi Devrimi ile birlikte kadınların çalışma hayatının içine girişleri ve eşit işe eşit ücret mücadeleleri aynı dönemlere rastlıyor. 8 Mart 1857’de New York’ta bir tekstil fabrikasında çalışan 40 bin kadın işçinin hak arayışı polis gücü ile bastırılmaya çalışılıyor, fabrika binasına kilitlenenkadınların 129’u çıkan yangında hayatını kaybediyor. Kadın direnişinin başlangıcını temsil eden bu tarih 1977’de Birleşmiş Milletler kararı ile dünya ülkelerinde “Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlıyor. Ülkemizde ise bu 1984 yılını buluyor.
İş dünyasında kadın olmanın zorlukları
Çalışan kadının aile hayatı ile işi arasındaki denge; ev, aile, çocukların bakımı ve iş hayatının belli bir düzende tutulması, devletin kadına sağlayacağı birtakım sosyal hakların yanı sıra aile içi desteği de zorunlu kılıyor. Bunlardan birinin eksik olması kadının iş hayatını da aile hayatını da çıkmaza sokabiliyor. Ülkemizde bazı işlerin eril iş sayılması örneğin makine mühendisliği gibi bir işe sahip olmanız, hayatınız boyunca erkek meslektaşlarınız ile mücadeleyi gerektiriyor. Aynı işi yapıp, aynı beceriyi, aynı yeterliliği gösteren iki kişiden terfi süreçlerinde erkek meslektaşların tercih edilmesi ile yükselmesi engellenen kadınların yaşadığı bu sorun “cam tavan” kavramı ile ifade ediliyor. Bazı istisnalar olsa da bu kaideyi bozmuyor. Tamamıyla fırsat eşitliğinin önünü kesen, bireysel olarak benim de geçmişte yaşadığım bir durum. Çocuklarım olduğu gerekçesi ile yönetici pozisyonu için yerime, tecrübesiz bir erkek meslektaşım tercih edilmişti. Üzerinden çok yıllar geçmesine rağmen unutamadığım bir anıdır.
Toplum olarak cinsiyet eşitliğini kabul ederek, cam tavanları aşabiliriz, ancak daha gidecek çok yolumuz var.
Nuriye Gümrükçüler – İmbat Genel Müdürü
Kadınların iş gücüne katılımı, sürdürülebilir bir geleceğin en önemli yapı taşlarından biri. Bugün, 8 Mart’ın hak arama ruhuna her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Kadınların sadece çalışma hayatında yer alması değil, aynı zamanda nitelikli iş gücüne erişmesi, eşit fırsatlarla kariyer yapabilmesi ve iş dünyasında hak ettiği yeri alması gerektiğine inanıyoruz.
İmbat olarak, her alanda fırsat eşitliğini destekliyor, kadın çalışanlarımızın kariyer yolculuklarında yanlarında oluyoruz Üretim odaklı sektörlerde kadınların karşılaştığı önyargıları yakından biliyoruz, ancak biz hiçbir zaman cinsiyete dayalı bir ayrım yapmadık. Aksine, kadınların her pozisyonda güçlü bir şekilde var olmasını teşvik ediyoruz. Yüksek Lisans ve Doktora eğitim programlarından, evlilik ve doğuma kadar geniş bir destek sistemi ile çalışanlarımızın mutluluk arayışlarında yanlarında olmaya çalışıyoruz.
Kadınların iş dünyasındaki varlığı sadece bir istihdam meselesi değil; bakış açıları, çözüm üretme biçimleri ve yönetim anlayışlarıyla iş yerlerinde büyük bir dönüşüm sağlıyorlar. Kadınların güçlü varlığıyla birlikte, şirketler: süreçleri daha iyi okuyor, kriz anlarında daha sakin ve içgörülü hareket ediyor, farkındalık seviyesi yüksek, stratejik ve kapsayıcı kararlar alıyor. Bu yüzden, kadınların sadece iş gücüne katılmasını değil, mavi yakadan üst yönetime kadar her seviyede güçlü bir şekilde var olmalarını destekliyoruz.
Bu doğrultuda Türkiye genelinde genç kadınların meslek sahibi olmasını teşvik eden “Geleceğini Kuran Genç Kadınlar” projesine destek veriyoruz. Eğitim ve istihdamdan uzak kalan genç kadınlara mesleki beceriler kazandırarak iş gücüne dahil olmalarını sağlıyoruz. Oksijen Kaynakçılığı Eğitimi programıyla genç kadınları sanayi sektörüne kazandırıyor, onların ekonomik bağımsızlıklarını elde etmelerine katkıda bulunuyoruz. Ayrıca kadın mühendis adaylarına sağladığımız burslar, üniversitelerle yaptığımız iş birlikleri ve sektörel kuruluşlarla geliştirdiğimiz projelerle, kadınların iş dünyasında yalnızca yer almalarını değil, karar alıcı konumlara gelmelerini ve sektörde etkin roller üstlenmelerini hedefliyoruz. Kadınların yönetim süreçlerine daha fazla dahil olması, inovasyon, verimlilik ve sürdürülebilirlik açısından kritik bir değer taşıyor.
Mücadele etmek kadar, dayanışma içinde olmak da gücümüzü artırıyor. Bugün ve her gün, birbirimizi destekleyerek, fırsat eşitliği için çalışarak ve daha fazla kadını iş dünyasında görmek için çaba göstererek ilerlemeye devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!
Özden Korun – Form Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, yalnızca kadınların iş hayatındaki varlığını kutlamak değil, aynı zamanda fırsat eşitliği ve kadın liderliğinin güçlenmesi için farkındalık yaratmak adına önemli bir gün. Kadınların ekonomik ve sosyal hayatta hak ettikleri yeri alması, sadece bireysel başarılarla değil, toplumsal kalkınmayla da doğrudan bağlantılı. Bu nedenle, 8 Mart’ı kadınların liderlik potansiyelini yükseltmek, onlara daha fazla fırsat sunmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik atılan adımları görünür kılmak için bir ilham günü olarak görüyorum.
Kadınların iş hayatında karşılaştıkları zorluklar arasında öncelikle erkek egemen sektörlerde yaşanan fırsat eşitsizliği, yönetim pozisyonlarına erişimde karşılaşılan cam tavanlar ve iş-özel hayat dengesinin sağlanmasındaki güçlükler öne çıkıyor. Mühendislik ve teknik alanlar gibi geleneksel olarak erkeklerin ağırlıkta olduğu sektörlerde kadınların varlığını artırmak için hâlâ atılması gereken birçok adım var. İşe alım politikalarında kadınlara eşit fırsatlar sunulması, eğitim ve mentorluk programları ile desteklenmeleri ve kariyer yollarının açık olması, bu zorlukları aşmada kritik önem taşıyor.
Cam tavanları kaldırmak için öncelikle kadınların kariyer gelişiminde önlerine çıkan görünmez engellerin farkında olmak ve bu bariyerleri ortadan kaldıracak somut adımlar atmak gerekiyor. Eşit işe eşit ücret politikalarının benimsenmesi, yönetim kademelerinde kadın temsilinin artırılması ve kadın çalışanlara yönelik liderlik programlarının yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor. İş dünyasında kadınların daha fazla yer alması için esnek çalışma modellerinin geliştirilmesi, kadın girişimciliğinin desteklenmesi ve özellikle STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) alanlarında kadınların teşvik edilmesi, cam tavanların kaldırılmasını sağlayacak etkili yöntemler arasında yer alıyor.
Seçil Kızanlık İskender – Tanpera Pazarlama Müdürü
“Kadınlar Günü” ile alakalı yıllardır yazıp çizdiklerimizi de kapsayan, bir üst çerçeveden konuya yaklaşmak istiyorum. Bugüne kadar ağırlıklı modern iş sistemlerinde yaşayan, çalışan kadınlardan bahsettik. 2025 yılında konuyu genişleterek ekofeminizmden bahsedeceğim.
Öncelikle ekofeminizm nedir? Ekofeminizm, dünyayı anlama biçimimizi sorgular. Doğayı ve kadınları “tüketilecek bir kaynak” olarak gören anlayış yerine, birbirine bağlı bir yaşam ağı olduğunu vurgular. Bu bakış açısı, sadece çevreyi korumayı değil, ayrımcılık yapılmadan insanın doğayla ilişkisinde daha dengeli bir bilinç geliştirmeyi de içerir.
Bugün, dünya genelinde ekolojik krizler derinleşirken, bu krizlerden en çok etkilenenler genellikle kadınlar oluyor. Özellikle kırsal bölgelerde, kadınlar suya, toprağa ve doğal kaynaklara erişimde yaşanan sorunları doğrudan deneyimliyor. Kuraklık, ormansızlaşma ve kirlilik gibi sorunlar, gündelik hayatın sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.
Ekofeminizm, doğanın ve kadınların üzerindeki baskının benzer mekanizmalarla işlediğini savunurken, bu durum sadece çalışma hayatıyla sınırlı kalmaz. Geleneksel olarak kadınlardan ev içi emeği üstlenmeleri, duygusal yükleri taşımaları ve ilişkilerde destekleyici roller üstlenmeleri beklenir. Ancak bu beklentiler, çoğu zaman kadınların kendi bireysel yollarını çizmelerini zorlaştıran, görünmez sınırlarla çevrili bir alan yaratır. Kariyerlerinde ilerlerken karşılaştıkları cam tavanlar gibi, özel hayatlarında da fark edilmesi zor ama etkili engellerle karşılaşırlar. Karar alma süreçlerinde ikinci plana atılmak, maddi bağımsızlıklarının zayıflaması ya da duygusal emek yükünün eşit paylaşılmaması, kadınların özgürleşmesini zorlaştıran faktörlerdir. Ekofeminizm burada bir denge arayışını savunur: Kadınların sadece iş hayatında değil, evde, ilişkilerinde ve toplumda da doğal kabul edilen rollerin dışına çıkabilmesi gerekir. Tıpkı doğanın sömürülmesi gibi, kadınların emeği ve enerjisi de görünmez biçimde tüketilir. Bu yüzden, Kadınlar Günü sadece kamusal alandaki eşitliği değil, özel hayattaki bu görünmez sınırları da sorgulamak için bir fırsattır.
Peki cam tavanları kaldırmak için neler yapılmalı? Kadınların ilişkilerde ve özel yaşamlarında daha fazla söz sahibi olmasını sağlamak için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde değişimler gerektirir.
- Duygusal ve zihinsel emek paylaşılmalıdır. Kadınlar genellikle ilişkilerde duygusal dengeyi sağlama, krizleri yönetme ve evin genel düzenini sürdürme gibi görünmez sorumlulukları üstlenir. Bu emeğin fark edilmesi ve eşit paylaşılması gerekir. Partnerlerin bu yükleri bilinçli şekilde paylaşması, ilişkilerde dengeli bir yapı oluşturur.
- Kadınların finansal ve karar alma bağımsızlığı, ev içinde daha güçlü bir pozisyon edinmelerini sağlar. Ortak karar alma kültürü geliştirilmeli, maddi konular sadece bir tarafın sorumluluğunda olmamalıdır. “Parayı kim kazanıyorsa o karar verir” anlayışının yerine, gelir kaynağından bağımsız olarak herkesin eşit söz hakkı olması önemlidir.
- Toplumsal ve kültürel kalıplar sorgulanmalıdır. Kadınlara küçük yaşlardan itibaren öğretilen “fedakar olma” ve “ilişkiyi sürdürme sorumluluğunu taşıma” anlayışının değiştirilmesi gerekir. Toplumsal rollerin yeniden değerlendirilmesi, kadınların birey olarak kendi önceliklerini belirleme hakkını güçlendirir.
- İletişim ve sınır koyma becerileri geliştirilmelidir. Kadınların sınır koymayı öğrenmesi ve bunu ilişkilerinde uygulaması, duygusal ve fiziksel emeğin sömürülmesini önler. Açık ve sağlıklı iletişimle, sorumlulukların adil dağılımı sağlanabilir.
- Destek mekanizmalarının güçlendirilmesidir. Kadınların kendi deneyimlerini paylaşabilecekleri destek grupları, terapiler veya topluluklar, cam tavanları aşmada yardımcı olabilir. Kolektif farkındalık, bireysel mücadeleyi güçlendirir.
- Erkekler değişime dahil edilmelidir. Eşit bir ilişki dinamiği kurmak, sadece kadınların değil, erkeklerin de bilinçlenmesini gerektirir. Erkeklerin ev içindeki sorumlulukları ve duygusal yükü paylaşmaları teşvik edilmelidir.
Bu adımlar, eş hayatındaki cam tavanları yıkmaya ve daha dengeli, adil ilişkiler kurmaya yardımcı olabilir. Bireysel farkındalık kadar toplumsal dönüşüm de bu sürecin önemli bir parçasıdır.
Son olarak eklemek istediğim 8 Marta özel kadınlar üzerinden fikirlerimi sizlerle paylaştım ama burada bahsettiğim konuların dünyadaki tüm dezavantajlı gruplar için de kısmen geçerli olduğunu belirtmek isterim. Toplumun temel ekonomik, sosyal ve kültürel kaynaklarından mahrum kalan ve diğer insanlara göre daha az imkana veya olumsuz koşullara sahip olan grupların da dünya üzerinde hayallerini yaşaması dileğiyle..
Selda Avcı – Johnson Controls Türkiye Pazarlama Sorumlusu
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, sadece kutlama değil, aynı zamanda kadınların karşılaştığı ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlara dikkat çekme, fırsat eşitliği ve insan hakları çerçevesinde daha adil bir dünya yaratma amacını da taşıyan bir gün olması nedeniyle oldukça önemli.
Kadınlar, iş hayatında erkeklere kıyasla birçok zorlukla karşılaşıyorlar. Cinsiyet ayrımcılığı, eşit ücret sorunu, cam tavan sendromu, çalışma koşulları, mesleklerde cinsiyet algısı gibi sorunlarla baş etmek zorunda kalıyorlar. Bugün yalnızca kadınların değil, toplumu oluşturan tüm bireylerin üzerine düşünmesi gereken önemli bir günü simgeliyor. Kadın haklarını savunmak, fırsat eşitliğini desteklemek ve daha adil bir gelecek inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğu.
Eşit işe eşit ücret politikalarının benimsenmesi, kadın liderlerin desteklenmesi, yönetim kademelerindeki kadın oranının artırılması, esnek çalışma saatleri ve uzaktan çalışma gibi modellerin teşvik edilmesi, kadın girişimciliğinin desteklenmesi ve finansal kaynaklara erişimlerinin artırılması gibi konularda kurumlar ve firmalar tarafından önemli adımlar atılması gerekiyor.
Johnson Controls’da ; çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) kültürümüzün bir parçası ve tüm operasyonlarımızda bu yaklaşım yer alıyor. Çeşitliliğe sahip bir iş yeri, şirketin sektördeki itibarını ve marka konumunu güçlendiren, yaratıcılığı artıran ve çalışanlar arasında paylaşılan ilkeleri geliştiren güçlü bir varlıktır. Çok kültürlü ve çeşitlilik içeren bir ortamda çalışmanın benzersizliğine değer veriyoruz ve bunun için onu destekleyen çeşitli girişimlerimiz bulunuyor. Ayrıca, DEI tarafından desteklenen İş Kaynak Gruplarımız, farklılıkları kucaklarken kurum kültürümüzü nasıl yönlendirdiğimizin harika bir örneğini temsil ediyor.
5000 üyesi bulunan Women Global Network iş grubumuz, kadınlarımızı, kariyer gelişimi yolculuğunda destelemek için çeşitli projeler ve aktiviteler yapıyor. Bunlardan en önemlisi Kadın Lider Yetiştirme programıdır. Bu program, kadın liderlerin karşılaştıkları benzersiz sorunları keşfedecek ve liderlik becerilerini geliştirerek tam profesyonel potansiyellerini gerçekleştirmeleri için onları güçlendirecek bir gelişim programıdır.
Johnson Controls Türkiye’de kadın liderlerin desteklenmesine çok önem veriliyor ve bu bağlamda Türkiye Yönetim kurulunda 8 kadın yöneticimiz yer alıyor. Cinsiyet dengesi, artan üretkenliğin, yenilikçiliğin ve nihai olarak iyileştirilmiş iş performansının garantisidir. JCI olarak, bunu her gün gösterebildiğimiz için gurur duyuyorum.
Selin Tümer Ataoğlu – Baumit Türkiye Pazarlama Müdürü
Adil, özgür ve katılımcı bir dünya için cinsiyetten bağımsız, çeşitlilikten beslenen bir anlayış benimseyerek toplumsal refahı sağlayabileceğimize inanıyorum. Bu noktada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tüm dünyada kadınların karşılaştığı eşitsizliklere dikkat çekmek ve daha adil bir dünya inşa etmek için bir farkındalık oluşturma fırsatı sunuyor.
İş dünyası, hızla değişen ve dönüşen bir alan haline geldi. Bu dinamik ortamda kadınların sunduğu farklı bakış açıları, problem çözme yetenekleri ve liderlik tarzları şirketlere büyük bir katma değer sağlıyor. Kadınların bu temsiliyeti yalnızca bireysel başarılar için değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma ve büyümeyi desteklemek için de kritik önem taşıyor. Ancak, kadınların iş dünyasında var olabilmesi ve yükselmesi hala birçok zorluk barındırıyor. Özellikle iş-yaşam dengesi kurma konusunda kadınlara yüklenen geleneksel sorumluluklar, profesyonel iş yaşamlarını zorlaştırabiliyor.
Bu engelleri kaldırmak için şirketlerin kapsayıcı politikalar benimsemesi, eşit iş uygulamalarını hayata geçirmesi ve kadınların kariyer gelişimini destekleyen fırsatlar sunması gerekiyor. Erkek egemen bir sektörde faaliyet göstermesine karşı Baumit, kadınların yalnızca belirli alanlarda değil tüm meslek gruplarında var olması doğrultusunda hareket ediyor. Bu anlayış çerçevesinde şirketimizin yönetim kadrosunda yüzde 62,5 kadın temsili ile sektör ortalamasının üzerinde bir orana sahip olması bizleri gururlandırıyor. Bu başarıyı arkamıza alarak genel çalışan oranımızı yüzde 38, satış bölümünün kadın istihdam oranını ise yüzde 35 seviyelerinin ötesine taşımayı hedefliyoruz.
Cam tavanların artık bir engel olmadığı, herkesin yetkinlikleri ve emekleriyle yükselebildiği bir iş hayatını destekliyoruz. Cinsiyet kalıpları, toplumsal cinsiyet rolleri ve ön yargılardan arındırılmış bir iş dünyası inşa edilmesi için hepimize büyük görevler düşüyor. Kadın ve erkek dayanışmasının güçlenmesi kuşkusuz ortak başarıların artmasını sağlar. Eşitlik ve çeşitliliğin dünyayı daha iyi hale getirmek için önemli olduğuna inanıyor, geleceğe yön veren tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
Senem Toprak – Elektra Elektronik Kurumsal İletişim Uzmanı
Kadınlar Günü kadınların tarih boyunca verdikleri eşitlik mücadelesini, karşılaştıkları engelleri aşmak için gösterdikleri gücü ve kararlılığı hatırlatan bir gün. 20.yy’ın başlarında daha iyi çalışma şartları, eşit ücret ve eşit haklar gibi taleplerle ortaya çıkan bu kadın hareketine günümüzden bakınca çok yol kat edemediğimizi söyleyebiliriz.
Niceliksel eylemler yerine niteliksel kutlamalarla geçen bu gün, aslında dünden bugüne kadınların toplumda ve iş hayatında verdiği varlık mücadelesinin de bir sembolü. Mevcut yaklaşımda aynı işe düşük ücret verilen, iş görüşmesinde evlilik ve çocuk sorularına maruz kalan, seyahat gerektiren pozisyonlar için daha cv aşamasında elenen ne yazık ki kadınlar oluyor. Toplumun bu yaklaşımı kadınlarda da içeriden bir sınırlama mekanizması doğuruyor. Yaşamı boyunca durdurulmuş, bazı alanlarda varlık gösteremeyeceğine inanmış kadın, o ayrımcılık ortadan kalksa bile kendi cam tavanlarına çarpıyor; o camı kırıp oradan çıkabileceğini ne yazık ki kendisi bile fark etmiyor.
Özetle, kadınların toplumsal, ekonomik ve kültürel alandaki eşitsizlikleri aşabilmesi için sadece kendilerinin değil, tüm toplumun ortak bir çaba göstermesi gerekiyor. O yüzden Kadınlar Gününü kadınların kendi içsel engellerini aşabilmesi ve gerçek potansiyellerine ulaşabilmesi için toplumsal yapıyı değiştirmek, farkındalık yaratmak ve eşitliği sağlamak açısından önemsemeliyiz. Kadınların tarihsel mücadelesi, yarının toplumunu inşa etme noktasında bize ilham vermeli; ne zaman ki bu mücadele sadece kutlamalarla değil, gerçek bir dönüşümle taçlanır, işte o zaman Kadınlar Günü, hak ettiği anlamı kazanmış olur.
Sibel Altuntaş – Roca Ürün Müdürü
Kadın olmak, güçlü olmak ve aynı zamanda duyarlı kalabilmek arasında denge kurmayı gerektiren uzun bir yolculuk. Bu yolculukta üstlenilen roller ve sorumluluklar çoğu zaman değişse de kadınlar her daim dünyaya katkı sağlamaya devam ediyor.
Hayatın her alanında olduğu gibi, iş dünyasında da önemli roller üstlenen biz kadınlar, maalesef iş hayatına bir adım geride başlamak durumunda kalabiliyoruz. Çoğu zaman, erkeklerle eşit yetkinliklere sahip olsak da toplumda var olan cinsiyetçi bakış açıları ve geleneksel roller, iş dünyasında karşımıza engeller çıkarabiliyor. Bununla birlikte, “biz güçlü kadınlar” sadece iş dünyasında değil, toplumda da kalıcı izler bırakmak için çaba gösteriyoruz.
Kadınların iş dünyasında daha fazla liderlik pozisyonunda yer alması, özellikle mimarlık ve inşaat gibi erkek egemen sektörlerde de önemli bir adım olacaktır. Bu sektörde kadınların sayısı hala sınırlı olsa da değişim yavaş yavaş gerçekleşiyor. Bu gelişmelerin sadece kadınların kariyerine değil, aynı zamanda sektöre de büyük bir katkı sağlayacağına inanıyorum.
Kadınlar Günü, benim için sadece bir kutlama değil, kadınların iş dünyasında ve toplumda daha fazla fırsat bulması için atılması gereken adımların önemini hatırlatan bir farkındalık günü. Kadınlar, her alanda varlar ve var olmaya devam edecekler. Hepimiz biliyoruz ki, her zaman daha fazlasını başarabilme yeteneğine sahipler. Bu konuda yapacak çok işimiz var. En önemlisi de bu yolculukta her birimizin kendi gücüyle, kararlılığıyla ve cesaretiyle katkı sağlaması gerektiğine yürekten inanıyorum.
Daha eşit, adil ve çok daha güzel bir dünya umuduyla, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarım
Zeynep Damla Kaynar – Üçay Mühendislik Üst Düzey Yönetici Asistanı
8 Mart, kadınların geçmişte verdiği mücadeleleri hatırlama ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratma günüdür. Çünkü hâlâ çok sayıda kadın, evde ve iş hayatında cam tavan engeline maruz kalıyor.
İş hayatında cam tavanlar, şirket kültürü ve yöneticilerin bireysel yaklaşımlarıyla şekilleniyor. Bu engelleri kaldırmak içinse şirketlerin kapsayıcı politikalar benimsemesi ve fırsat eşitliğini destekleyici adımlar atmaları gerekiyor. Ancak yalnızca kurumların değil, kadın erkek fark etmeksizin herkesin sorumluluk alması ve dayanışma içinde olması da bu süreçte büyük önem taşıyor.
Ben iş hayatım boyunca cam tavanlara maruz kalmadım, bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Uzun yıllardır mensubu olduğum Üçay Mühendislik, hayata geçirdiği düzenlemelerle tüm çalışanlarına eşit fırsatlar ve adil bir çalışma ortamı sunan bir şirket. Ancak güçlü kadın profesyoneller olarak, bizimle aynı standartlara sahip olmayan kadınlar için aktif roller üstlenmeli, ön yargılardan arındırılmış bir iş dünyası inşa etmek için projeler geliştirmeli ve böylece mağdur olan kadınların da yoluna ışık tutmalıyız.
Kadınların iş hayatında hak ettikleri değeri bulduğu, eşitsizliğin sona erdiği bir dünya dileğiyle, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
Züleyha Özcan – Derin Mekanik Mühendislik Kurucusu Makine Mühendisi
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadınların eşit hak ve adalet için tarih boyunca vermiş olduğu mücadeleyi hatırlatması ve halen devam eden eşitsizliklere de dikkat çekmesi nedeniyle sembol olmuş bir gündür.
Bu tür hatırlatmaların veya buna yönelik sorunların yılda sadece bir güne sığdırılması elbette mümkün değil ancak küresel anlamda sembol olmuş bu gün sayesinde bir eşitsizliğin ve bir sorunun var olduğunu kabul etmiş olmak, belki de çözüme giden yolda atılacak bir adım olması nedeniyle de son derece önemlidir.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü sayesinde, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında farkındalık yaratma imkânının sağlanmış olması, kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal alanda kendilerine yer açmak için yüzyıllardır vermiş oldukları çabaya dikkat çekmesi anlamında da çok değerlidir.
Kadınların iş dünyasında ve toplumsal yaşamda önlerindeki engelleri hepimiz biliyoruz:
- Eğitim olanaklarına erişimdeki farklar,
- Kariyer gelişimi önündeki cam tavanlar,
- Ve bazen en önemlisi, kadınların potansiyeline duyulan inancın eksikliği
Eğitim imkanlarına bir şekilde sahip olup iş dünyasına girmeyi başaran kadınlar için daha işe alım ve terfi süreçlerinde karşılaştıkları cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle üst düzey yönetim pozisyonlarında kadınların daha az temsil edildiği hepimizin bildiği bir gerçektir. Son yıllarda olumlu bazı gelişmeleri gözlemliyor olmakla birlikte henüz tam bir eşitlik sağlanabilmiş değildir.
Kadınların aynı işi yapan erkeklerle kıyaslandığında daha düşük ücret alıyor olması, kadınlardan hem iş yerinde hem evinde tam bir sorumluluk beklenmesi yani kadının iş hayatının yanı sıra ev hayatının da sorumluluklarını üstleniyor olması ve bu durumun kadının kariyer gelişiminde karşısına bir engel olarak konması ve görünmez duvarlar örmesi de kadınların bu anlamda yaşamış olduğu en önemli sorundur. Kadınların vermiş olduğu emek ve çabanın yanı sıra liyakata bakılmaksızın sadece cinsiyete dayalı olarak kariyer ilerlemelerinin durdurulması bir çok kadının bulunduğu iş yerinden ayrılmasına hatta iş hayatından çekilmesine kadar kadınların hem maddi hem de manevi kayıplar yaşamasına neden olmuştur.
Erkek egemen sektörde uzun zamandır çalışan bir kadın mühendis olarak yukarıda bahsettiğim iş dünyasındaki zorlukları kendi iş hayatımda da tecrübe ettiğim gibi yakın çevremdeki hemcinslerimin de buna benzer zorluklar yaşadığına şahit oldum.. Zaman içerisinde bazı farkındalıkların geliştiğini ve liyakata dayalı olarak kadın yöneticilerin artık bizim sektörümüzde de sayısal olarak arttığını görmekten mutluluk duyuyorum.
Kadınların iş gücüne ve yönetime katılması şirketlerin verimliliğini arttırdığı gibi daha yenilikçi olmasını da sağlıyor. Aslında iş dünyasının tamamen cinsiyetten arındırılmış olması gerektiğini düşünüyorum. İş dünyasının içinde yer alan ve aynı görevleri yerine getiren kişilerin tamamen cinsiyetten bağımsız bir şekilde yetenek, bilgi, beceri ve çalışkanlıklarına göre değerlendirilmesi yani liyakatın esas alınması en önemli konulardan biridir.
Kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık konusunun da yine liyakat çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece kadın kimliğinden dolayı kadınların belli noktalara “pozitif ayrımcılık” adı altında getiriliyor olması ve liyakatın esas alınmaması kadın hareketine en büyük zararı veren yaklaşımların başındadır.
Pozitif ayrımcılıktan kasıt, eşit koşullar ve eşit liyakat gözetilerek bir tercih yapılması durumunda sayısal azlığın dikkate alınarak kadınlar lehine daha çok tercih yapılması yönündedir.
Kadınlara yönelik sayısal kotalar veya pozitif ayrımcılık uygulamaları yapılsa dahi aslında kadınların mücadele etmeleri gereken bir konu da kadınların cam tavanları kırması konusudur.
Kadınların daha küçük bir çocukken geleneksel yetiştirilme tarzı ile kodlanmış bir şekilde aile bakımını üstleniyor olması nedeniyle en baştan itibaren kendisine koyduğu sınırların yanında iş dünyasında onun önüne örülen duvarlar bir araya geldiğinde hem kadın yönetime talip olmaktan çekinmekte hem de iş dünyası da zaten bunu istememektedir. Bizim en önemli sorunlarımızdan biri de bu cam tavanları el birliği ile kaldırmak ve toplumsal ön yargılardan kendimizi kurtarmaktır. Bunun için de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği algısının tüm toplumca kabul edilip uygulanması şattır.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin tam olarak sağlanması ile birlikte kadın ve erkeklerin eşit şekilde temsil edildiği, özgürce seçim yapabildiği, eşit hak ve fırsatlara erişebildiği, toplumsal adaletin ve gelişimin sağlandığı daha adil ve güçlü bir topluma sahip olabiliriz. Yapılan araştırmalar, Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini sağlayan toplum ve ülkelerde, ekonomik büyümenin arttığını, sosyal çatışmaların sona erdiğini, verimliliğin ve yenilikçiliğin arttığını rakamsal verilerle de ortaya koymuştur. Kadınların, eğitim, sosyal hayat ve işgücüne eşit bir şekilde yer alması sadece ekonomik değil kültürel kalkınmanın da anahtarıdır.
Toplumsal Cinsiyet eşitliği sadece kadınlar için değil toplumda geleneksel olarak ev geçimi başta olmak üzere başka ağır sorumluluklar ve toplumsal roller yüklenen erkeğin de yükünün hafifletilmesi ve hayatın her alanında kadın ve erkeğin eşit sorumluluk taşımasını da sağlaması nedeniyle erkekler için de önemli bir kavramdır. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği sadece bir insan hakları meselesi değil aynı zamanda bir kalkınma ve refah meselesidir.
Bunun için neler yapılmalıdır?
Eşit işe eşit ücret ve eşit fırsat politikaları geliştirilmeli, kadın liderliğini destekleyen programlar hayata geçirilmeli mentörlük ve liderlik eğitimleri ile genç kızlar cesaretlendirilmeli, kadınların iş ve özel hayat dengesini kurabilmelerine imkân sağlayacak eşitlikçi sorumluluk paylaşım programları geliştirilmeli, cinsiyet ayrımcılığını önleyecek kararlı politikalar oluşturulmalı ve takip edilmeli, kadın girişimciliği teşvik edilmeli ve bu anlamda kadınlara eğitim, teşvik ve destekler sunulmalı ve kız çocuklarının bilim, teknoloji ve mühendislik alanlarına yönelmesi için eğitim politikaları geliştirilmelidir. Kadınların iş dünyasında daha fazla temsil edilmesi, ekonomik büyüme ve toplumsal gelişim açısından da kritik öneme sahiptir. Eşitliğin sağlanması için hem şirketlere hem de bireylere büyük sorumluluk düşüyor.
Daha eşit ve daha adil gelecek hayalimizin gerçekleşmesi dileğiyle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüzü kutlu olsun.