İZODER Başkanı Emrullah Eruslu: “İklim krizi ile mücadele için binaların yenilenmesini hızlandırmalıyız”
İklim değişikliğiyle mücadele hedefiyle 2016’da imzalanan Paris Anlaşması’nın TBMM’de onaylanmasının, Türkiye için önemli bir adım olduğunu vurgulayan İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, “İklim değişikliği ile mücadelede en etkin uygulamalardan biri binaların yalıtımla enerji verimli olmasının sağlanmasıdır. Türkiye’de tüm binaların enerji verimli ve çevre dostu bir yapıya kavuşması için başta kamu, ilgili sektörler ve tüketiciler olmak üzere tüm tarafların sorumluluklarını yerine getirmesi hayati önem taşıyor. Emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak için öncelikle mevcut binaların yenilenmesini hızlandırmalıyız” dedi.
İklim değişikliğinin önüne geçmek için ülkelerin ortak hareket etmelerini sağlayacak Paris Anlaşması’nın, küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmayı hatta bu artışı 1.5 derecenin altında tutmayı amaçladığını belirten İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, “Gelecekte çok daha farklı bir dünya olacak ve bu konuda şimdiden gerekli adımların atılması yaşamsal önemdedir. Paris İklim Anlaşması bugüne kadar imzalanan en bağlayıcı iklim anlaşması olarak görülüyor. Türkiye, 2016’da imzaladığı Paris Anlaşması’nı, 7 Ekim 2021’de onaylayarak taraf oldu. Böylece Türkiye, 2050’ye kadar sera gazı emisyonlarının sıfırlanmasının hedeflendiği Paris Anlaşması’nda, 2030 yılı itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21’e kadar azaltacağını beyan etti” diye konuştu.
U değerini 2,5 kat iyileştirmemiz halinde emisyonu ancak yüzde 12 azaltabiliyoruz
Türkiye’nin emisyon azaltım hedefine ulaşması için mevcut binaların yenilenme oranlarını
n hızla artırılması gerektiğini ifade eden İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “İZODER olarak yaptığımız çalışmaya göre, ülkemizde yürürlükte olan enerji limitleri ve U değerlerinin (ısıl geçirgenlik değeri) maliyet etkin bir şekilde yaklaşık 2-2,5 kat iyileştirilmesi halinde; nihai enerjiden 2023’e kadar yaklaşık yüzde 7, 2030’a kadar yaklaşık yüzde 14 ve 2050’ye kadar yaklaşık yüzde 28 oranında tasarruf edilebileceği ortaya çıkıyor. 2030’a kadar sağlanması öngörülen bu tasarruf, yaklaşık olarak ancak yüzde 12‘lik bir emisyon azaltım potansiyeline karşılık geliyor. Talep tarafında enerji verimliliği önlemlerine odaklanılarak, Türkiye’nin Niyet Edilen Ulusal Katkı (INDC) beyanında hedeflenen yüzde 21’lik düşüşe ulaşmak amacıyla geri kalan yüzde ~9’luk açığı kapatmak için kombine bir şekilde bina yenileme oranının artırılması ve daha da iyileştirilmiş enerji limitleri ve U değerlerinin hayata geçirilmesi gereklidir. Bu çerçevede mevcut binaların yenileme oranının yüzde 0.45’ten yüzde 1’e çıkarılması ve 2030 yılında yüzde 2 olacak şekilde doğrusal biçimde yükseltilmeye devam ettirilmesi gerekiyor.”
Bugün gelişmiş ülkelerin sıfır enerjili konutlar, çevre dostu pasif evler gibi konseptlere yöneldiğine dikkat çeken İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, “Ülkemizde enerji verimliliği alanında maalesef bu noktadan çok uzaktayız. Isı yalıtımı iklim değişikliği ile mücadelede en etkin uygulamalardan biridir. Ülkemizde yalıtım ile ilgili yasal düzenlemeler henüz AB ülkeleri seviyesinde değil. Şimdi AB ile aradaki farkı kapatacak şekilde büyük ve kararlı adımlar atarak enerji verimliliği hedeflerimize ulaşmamızın zamanı. TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardının 2019 yılı içerisinde başlayan revizyon çalışmalarını ivedilikle tamamlayıp enerji verimliliği anlamında AB ile aramızdaki mesafeyi kapatacak esaslı adımları atarak cesur bir şekilde enerji limitlerimizi belirlememiz gerekiyor. Bu çalışmalar kapsamında ülkemiz için neredeyse sıfır enerji verimli bina tanımı yapılmalı ve hedef olarak ortaya konulmalıdır” dedi.
Binalarımız enerji verimli, çevre dostu olmalı Türkiye’de bir metrekarelik bir alanın ısıtılması ve soğutulması için harcanan yıllık enerji miktarının gelişmiş ülkelerin çok üzerinde olduğunu belirten Emrullah Eruslu, “Isı yalıtımı uygulamaları fosil yakıt tüketiminin azalmasını sağlıyor. Isı yalıtımı ile kış mevsiminde ısıtma, yaz mevsiminde ise soğutmaya katkıda bulunarak enerji verimliliği sağlanmasının yanı sıra, atmosfere yayılan sera gazlarının salımında büyük oranda düşüş kaydediliyor. Gerek enerji verimliliği gerekse küresel ısınma ve iklim değişikliğine karşı belirlenen hedeflere ulaşmamız için daha kalın yalıtım malzemesi kullanarak verimlilik sağlamalıyız. Gelişmiş ülkelerde tanımlanmış U değerleri ile ülkemizde tavsiye edilen U değerlerini mukayese ettiğimizde, ülke olarak U değerlerimizin iyileştirilmesi gerekliliğini açıkça görüyoruz. Paris Anlaşması’ndaki gibi uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesi için Öncelikli hedefimiz Türkiye’deki binaların daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşması olmalı. Bu noktada kentsel dönüşümü de enerji verimli yapılaşmada fırsat olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.