Salgın Günlerinde Oteller Açılışa Hazır mı?
FNP Mühendislik Genel Müdürü Filiz PEHLİVAN, pandemi sürecinde otellerin sahip olduğu “Mekanik Sistemler”in (sıhhi tesisat, havuz, mutfak, çamaşırhane, spa, gri su, bahçe sulama, arıtma, vb.) önemini ve Sağlık Bakanlığı’nın “COVID-19 Konaklama Tesislerinde Alınması Gereken Önlemler Genelgesi”ni değerlendirdi.
Covid-19 salgını içerisindeki yolculuğumuz devam ettikçe ve yaz mevsiminin de etkisi ile virüsün bulaşma yolları, başından beri dikkat çekmeye çalıştığım klima ve havalandırma sistemlerinin önemi üzerinden tartışılmakta, olasılık dahilinde dikkate alınmalı dediğim tedbirler artık bilimsel çalışmalarla desteklenmekte.
Geçen hafta içinde paylaşılan bir çalışma ile öksürme ve hapşırma yanında, normal konuşmanın da kapalı ortamlarda virüsün havadan bulaşmasına neden olabileceği gösterildi. Hiç bir hastalık belirtisi göstermeyen asemptomatik bir kişinin, 5 dakikalık konuşmasına maruz kaldığınızda enfekte olabiliyorsunuz. Konuşma ile dakikada 200 virüs parçası yayılırken, 1 hapşırık veya 1 öksürük ile 200 milyon virus parçacığının ortama yayılma ihtimali sözkonusu. Bu durumda, kapalı alanlarda karşılaşabileceğimiz riski siz tahmin edin.
Dünyadaki bulaşma hikayeleri de artık gün yüzüne çıkmaya başladı. Yaşlı bakım evlerindeki felaket derecesindeki salgın örneklerini ihmal ettiğimizde en kapsamlı bulaşma ortamları sıralaması şu şekilde;
- Et entegre ve paketleme tesisleri: Amerika’da salgın sürecinde, 5 Mayıs’a kadar, 29 eyalette, 170 tesiste çalışan, 10.000’den fazla et paketleme tesisi çalışanının koronavirüs testi pozitif çıktı ve et endüstrisi işçilerinin en az 45’i öldü. Bu tesislerin kendine özgü ve devamlı iç havayı sirküle eden soğutma sistemleri ve ortamın soğuk havası bu salgının nedenleri arasında.
- Düğünler, cenaze törenleri, ayinler, doğum günleri; erken yayılma olaylarının % 10’unu teşkil etmekte.
- İş geliştirme toplantıları: Şubat ayı sonlarında Boston’daki Biogen Konferansı gibi yüz yüze görüşmeler.
Spesifik bazı örnekleri de şu şekilde sıralayabiliriz:
- Restoran: 26 Ocak ve 10 Şubat 2020 tarihleri arasında, Çin’in Guangzhou şehrinde, klimalı bir restoranda yeni korona virüs hastalığı patlak veriyor ve bu salgın 3 aileyi kapsıyor. Klima sistemi, iç hava ile çalışan split klima cihazını içeriyor ve taze hava miktarı çok yetersiz. Bu restoranda yemek yiyen 3 aileden 10 kişi bu salgından etkilendi. 3 aileden 1’i salgının ilk başladığı yer olarak kabul edilen Wuhan şehrinden gelmişti. Araştırmacılar, restorandaki havanın akış yönünün damlacık iletimi ile tutarlılık gösterdiğini tespit ediyor, virüsün restoranlarda yayılmasını önlemek için masalar arasındaki mesafenin artırılmasını ve havalandırma sisteminin iyileştirilmesini öneriyor. Ben bu çalışmayı detaylarıyla başka bir yazımda paylaşmıştım.
- İşyeri: Bir diğer örnek, bir çağrı merkezindeki salgındır. Tek bir enfekte çalışan, bir binanın 11. katındaki iş yerinde, 216 çalışan içinden, bir hafta içinde, 94’ünün enfekte olmasına neden oldu. Bu 94 kişiden 92’si hastalandı (sadece 2’si asemptomatik kaldı). Kapalı bir alanda olmanın, aynı havayı uzun süre paylaşarak virüse maruz kalmanın enfeksiyon ihtimalini artırdığını vurgulayabilecek çok önemli bir örnektir.
- Koro: Washington Eyaletindeki bir topluluk korosu. Aslında, insanlar virüsün farkında ve aktarımı en aza indirmek için adımlar da atmışlar. Örneğin; her zamanki el sıkışmalarından ve sarılmaktan kaçınmış ayrıca prova sırasında sosyal mesafe kuralına da uymuşlar. Çalışmadan önce koro üyelerine semptomları olan herkesin evde kalması gerektiği de söylenmiş. Sonuçta, tek bir asemptomatik taşıyıcı, katılan insanların çoğunu enfekte etti. Koro, kabaca bir voleybol sahası büyüklüğünde olan kapalı bir prova salonunun içinde iki buçuk saat şarkı söyledi. Şarkı söylemek, konuşmaktan daha yüksek yoğunlukta, solunum damlacıklarını aerosol haline getirir. Şarkı söylerken derin nefes almak, solunum damlacıklarının akciğerlere derinlemesine girmesini kolaylaştırır. İki buçuk saat boyunca virüse maruz kalmak, insanların enfekte olması için yeterli bir süre oldu, 4 gün içinde, 60 koro üyesinden 45’i semptom geliştirdi ve 2 kişi öldü. Enfekte olan en genç korist 31 yaşındaydı, ortalama yaş ise 67 idi.
- Kapalı alan sporları: Bu bulaşma Kanada’da buzdan bir pist üzerinde oynanan körling oyunu sırasında meydana geldi. Oyuncular, seyirciler, toplam 72 katılımcı, serin bir iç mekan ortamında uzun süre yoğun nefes alarak yakın temasta bir araya geldi. Bu turnuvada 72 kişinin 24’ü enfekte oldu.
Bu tür örneklere her gün bir yenisi eklenirken, ortak özelliklerin: Zayıf hava sirkülasyonu, insan yoğunluğu, kapalı alan olduğunu ve ortamda bulunma süresinin de riski artırdığını görüyoruz. Çin’deki 318 salgının sadece 1 tanesinin dış ortam kaynaklı olduğu, diğerlerinin iç ortamda gerçekleştiğine yönelik yeni bir çalışmayı bugünlerde duyacağız. Bir diğer çalışma ise, Japonya’dan geliyor, enfekte bir kişinin Kovid-19’u iletme olasılığının kapalı ortamda, açık ortama göre 18.7 kat fazla olduğuna dair, fakat henüz yayımlanmadı.
Bütün bu örnekleri bağlamak istediğim konu ise muhtemelen haziran ayı itibariyle, tatilcileri kabul edecek olan otellere yönelik endişelerimdir.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın otellere yönelik sertifika çalışması olduğunu açıklaması üzerine umutlanmıştım. Ama gerek 132 maddeden oluşan “Konaklama Tesisleri ve Yeme & İçme Tesisleri İçin Pandemi Süresince Uygulanacak COVID-19 Ve Hijyen Uygulamaları Değerlendirme Formu, gerekse; Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü Kontrolörler Kurulu Başkanlığı’nın, 12.05.2020 tarihli, “Konaklama Tesislerinde Kontrollü Normalleşme Süreci” Genelgesi, malesef yine mühendislerin görüşlerinin yer bulmadığı belgeler olmuş. Uzun bir süredir, alışveriş merkezleri üzerinden kamuoyunun da gündemine gelen pek çok konu ne sertifikada ne de genelgede yer bulmuş değil. Bu arada öğrendik ki: sertifika almak da zorunlu tutulmamış. Bu sertifikaları önümüzdeki günlerde açıklanacak bazı firmalar verecekmiş. Bu firmaların mekanik sistemler konusundaki yeterliliğini takip edeceğim. Otel işletmeleri genelgeye uymak zorunda ama sertifika almak tercihe bırakılmış durumda. Bu sertifika çalışması, şu an için genel kabul gören önlemler üzerinden kurgulanmış, koronavirüs riski açısından ne kadar garanti verebileceğini ise kimse söyleyemez. Bulaşma yolları üzerinden her gün yeni bir bilgiye ulaşıldığı düşünülürse, ne kadar yeterli olacağı da tartışmaya açık.
Sertifika’da, 132 madde içerisinden sadece 5 madde içerisinde ve çok yetersiz bir çerçevede kendi uzmanlığım dahilinde yorum yapabileceğim konulara rastladım:
A. ZORUNLU UYGULAMALAR (1-31 Madde)
19) Tesis bünyesinde koruyucu kıyafet ve ekipman ile tesis girişinde talep edilmesi halinde maske hazır bulunduruluyor mu?
22) Turizm konaklama işletmesinde kullanılan tüm tesisat ve donanımların (enerji, ısıtma, havalandırma, iklimlendirme ekipmanları, bulaşık, çamaşır makineleri, buzdolapları, asansörler vb.) koruyucu bakım ve onarımının periyodik olarak yetkili servise veya konusunda eğitim almış uzman kişilere yaptırılması bir plan dahilinde sağlanıyor mu?
23) Havalandırma filtreleri düzenli olarak değiştiriliyor mu?
24) Gerekli hallerde mekanların doğal havalandırması yapılıyor mu?
D. GENEL ALANLARDA DÜZENLEMELER
e) Fitness Salonları & SPA (1-6 madde)
5) SPA içerisinde uygun hava kalitesi sağlanıyor, nem oranı kontrol altına alınıyor mu?
12 Mayıs’ta otel işletmelerine gönderilen genelgede ise şunlar var:
MİSAFİR KABULÜ
Talep edilmesi halinde misafirlere verilmek üzere, maske ve eldiven gibi kişisel koruyucu ekipman bulundurulur.
GENEL KULLANIM ALANLARI
Asansörlerin sosyal mesafe kurallarına uygun kullanımına ilişkin asansör içi yer işaretleri ve yazılı bilgilendirme yapılır.
GENEL TEMİZLİK VE BAKIM
Havalandırma ve klima sisteminin ve çamaşır, bulaşık makinesi gibi diğer araç, gereç, malzeme, donanımının periyodik bakımları ve gerekli olanlarının sterilizasyonu sağlanır.
Kapalı mahallerin sıklıkla doğal havalandırması sağlanır. Klimaların / havalandırma sistemlerinin filtreleri sık sık değiştirilir.
Oteller içerisinde yer alan kapalı alanların, yetersiz ve doğru işletilmeyen klima ve havalandırma sistemleri ile nasıl riskli alanlar haline gelebileceğini verdiğim örneklerle pekiştirdiğimi düşünüyorum. Bu bakış açısıyla, genelge ve sertifikadaki ilgili maddeleri değerlendirelim.
Havalandırma ve klima sistemleri, çamaşır ve bulaşık makinası düzeyine indirilmiş, bakım ve dezenfeksiyonu üzerinden konu edilmiş. Sadece: “Kapalı mahallerin sıklıkla (gerekli hallerde) doğal havalandırması yapılır” denilerek, en başından beri gündemde tutmaya çalıştığımız, klima santrallarının, fan-coillerin, split klima ve VRV gibi sistemlerin çalışma prensiplerinden hiç bahsedilmemiş. Doğal havalandırmanın otellerdeki karşılığının ise açıklanmaya muhtaç olduğunu düşünüyorum. Zira Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’u bir televizyon programında dinlediğimde, klima sistemleri, kamuoyunda tartışıldığı gibi, %100 taze hava ile çalışacak demişti. Ancak ben bu konunun izini talimatlarda bulamadım. “Doğal havalandırma” tabiri ile bu kastediliyor olamaz sanırım. Çünkü doğal havalandırma; dış ortamdaki havanın binaya kapı ve pencere gibi açıklıklardan girmesi ile bina kabuğundaki infiltrasyon ve eksfiltrasyon hareketleri olarak tanımlanabilir. Doğal havalandırma sıcaklık farklarından kaynaklanan yoğunluk farkları ile rüzgar basıncı sonucu gerçekleşen bir olaydır. Yani tam anlamıyla doğal bir havalandırmadır. Oysa, otellerdeki restoran, lobi gibi ortak alanlar, mekanik havalandırma sistemleri ile soğutulmaktadır. Bu farkı doğru ifade edemez, uyulacak kuralları yaptırımları ile birlikte net olarak tanımlayamazsak, enerji bedelleri de bahane edilerek riskler gözardı edilebilir.
Asansörlerin sosyal mesafe ile kullanımı ne demektir? Bir asansörün, boyut ve kapalı ortam havası ile yarattığı risk sosyal mesafe kuralı ile aşılabilir mi?
Otel kapalı alanlarında maske zorunluluğu var mıdır, yok mudur? Gerek genelgede, gerek sertifikada ve gerekse Sağlık Bakanlığı’nın “COVID-19 Konaklama Tesislerinde Alınması Gereken Önlemler” genelgesinde bu konuda kesin bir ifade bulunmamaktadır.
Sağlık Bakanlığı genelgesinde:
“Konaklama tesislerinde konaklayanlar arasında COVID-19 hastalığı ile uyumlu şikâyetleri (ateşe eşlik eden öksürük veya solunum sıkıntısı) olan kişiler olması durumunda
1. Diğer konuklardan ivedilikle ayrılıp, maske takılması sağlanarak sağlık birimine (varsa oteldeki yoksa en yakındaki sağlık birimi) başvurmaları sağlanır.
2. Kişi ile aynı odayı paylaşanların cerrahi (tıbbi) maske takması sağlanır. Eğer olası olguya refakat etmezlerse odalarında izole edilmeleri sağlanır.” denmekte.
Kültür ve Turizm Bakanlığı genelgesinde de talep edilmesi halinde misafirlere verilmek üzere maske ve eldiven gibi kişisel koruyucu ekipman bulundurulacağı belirtiliyor. “Otel kapalı alanlarında maske takılması zorunludur” gibi bir talimat olmadıkça, bu konuda bir zafiyet oluşabileceği algım oluştu, daha net ifadeler kullanılmasında fayda görüyorum.
Sonuç olarak ben, oteller için hazırlanmış olan; gerek genelge ve gerekse sertifikanın kapsamının çok eksik olduğunu ve otellerde konaklamak açısından güven vermediğini düşünüyorum. Bu içerik üzerinden, ilk anda görüşüleceği söylenen dünyanın 70 ülkesinden kaçı ikna edilebilecek, göreceğiz. Oteller, sahip olduğu mekanik sistemler (sıhhi tesisat, havuz, mutfak, çamaşırhane, spa, gri su, bahçe sulama, arıtma, vb.) açısından alışveriş merkezleri ile kıyaslanamaz yoğunlukta ve önemdedir. Bir süreliğine de olsa evimiz olan mekanlardır ve hayatımızı ciddi derecede etkileyebilirler. Amerika’da en fazla bulaşmanın olduğu et hazırlama tesisleri örneğinin mikro ölçekteki yansımasını içermesi nedeniyle, otel mutfaklarındaki et-balık hazırlama bölümlerinde: Çin’deki restoran örneğinin otel kapalı restoranlarında: koro örneğinin, otelin disko, bar, animasyon salonları açısından değerlendirilmesinde fayda görüyorum. Elbette konusuna hakim, önerilerimizi takip eden pek çok otel teknik müdürü var ve genelgelerde olmasa da sorumluluklarının farkındalığı ile işlerini en iyi şekilde yapacaklardır. Yapmaları da gerekmektedir! İnsan sağlığının her şeyin üzerinde olduğunun bilinci ve salgın örnekleri içinde yer almamak sorumluluğuyla bilimin ışığını takip edeceklerine inanıyorum.
FİLİZ PEHLİVAN / Makina Mühendisi – ODTÜ FNP Mühendislik Kurucu Ortağı