Yeni Jeopolitik Dengelerde Yenilenebilir Enerjinin Rolü
Dünyanın önemli jeopolitik noktalarından biri olan Türkiye, yenilenebilir enerji atağı ile milli ve tam bağımsız ekonomi sürecini de başarıyla yürütüyor. Rüzgar, güneş, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynak üretimine yatırım yapan Türkiye, aynı zamanda ürettiği enerji ile de ithal enerji tüketimini azaltırken, enerji ihracatı yapan ülke olarak yükselişini sürdürüyor.
Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin, ‘bilgi gücü’, ‘enerji gücü’ ve ‘savunma gücü’ boyutunda yapacağı hamleler ile Türkiye’nin yeni güç merkezi olarak konumunu perçinleyeceğini söyleyerek, yenilenebilir enerji üretimi ile cari açığın kapanırken, enerjide kendi kendine yetebilen ülke olma özelliği ile dünyada yükselen yıldız olacağını belirtiyor.
Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren Türkiye, tüm dünyada çok önemli jeopolitik bir yere sahip. Uluslararası ticaretin dünyaya açılan kapısı olma özelliği de taşıyan Türkiye, aynı zamanda yer altı ve yer üstü yenilenebilir enerji kaynakları ile de küresel sistemdeki yükselişini sürdürüyor.
Enerji alanında yenilenebilir enerji, hidrokarbon imkanlarına dayalı enerji ve nükleer enerji alanlarında kendi teknolojisini üreten ve zenginleştirilmiş, çeşitlendirilmiş bir enerji arz güvenliği stratejisi üzerinde proje ve başarılarını kanıtlayan Türkiye, Avrasya’nın yeni ekseni ve yeni güç merkezi olarak konumunu perçinliyor.
“YÜKSELEN YILDIZ OLMAK İÇİN ENERJİDE KENDİ KENDİNE YETEN ÜLKE OLMAK ÖNEMLİ”
Bir ülkenin dünya ekonomi-politiğinde iddiası ‘tam bağımsız’ bir ‘milli ekonomi’ inşasını başarıyla yürütmesi ve bunu ‘sürdürülebilir’ kılmasıyla doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayan Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin, “Dünyanın ekonomi, diplomasi, teknoloji, üretim ve küresel ticaret ‘güç’ merkezi konumundaki ülkelerin bütünü, bu alandaki başarılarının temeli olan iki alanı asla ihmal etmemişlerdir; bunlardan ilki enerjide kendi kendine yetebilen ülke olma becerisi; ikincisi ise savunma ve milli güvenlik alanında kendi kendine yetebilen ülke olma becerisi. Uluslararası pek çok kurum tarafından gerçekleştirilen 2030 yılına yönelik projeksiyonlar, dünyanın önde gelen ülkelerine yönelik ilk 10 sıralamasında artık tek bir Avrupa ülkesinin kalacağına; gelişmekte olan ülkeler coğrafyasından, Asya’da 3, Avrasya’da 2, Afrika ve Latin Amerika’da ise birer ülkenin dünyanın önde gelen ilk 10 ekonomisi arasında yer alacaklarına işaret etmekte. Küresel güç sıralamasındaki bu değişimin ülkeler açısından sacayaklarını ise bilgi, enerji ve savunma alanında ‘kendi kendine yetebilen ülke’ olma özelliği şekillendirecek, perçinleyecek” diye konuştu.
YENİLENEBİLİR ENERJİ İLE TAM BAĞIMSIZ MİLLİ EKONOMİ GÜÇLENİYOR
Karadeniz’deki doğalgaz havzasında bulunan 320 milyar metreküplük rezervin keşfedilmesi ile birlikte ‘tam bağımsız’ bir ‘milli ekonomi’ kavramını daha da büyüten Türkiye, yenilenebilir enerji alanında yapılan yatırımlar ile de yeni jeopolitik dengelerde enerjinin rolünün önemini gözler önüne seriyor. Türkiye’de açıklanan 2020 yılı Ağustos Ayı sonu itibariyle elektrik enerjisi piyasası raporuna göre; Yenilenebilir enerji üretimi Aralık 2019’da %43,94 iken Ağustos 2020 sonu itibariyle %47,9’ a yükseldi. Bu artışın içerisinde jeotermal enerji üretimi Aralık 2019’da %2,73 iken Ağustos 2020 sonu itibariyle %3,09, Rüzgar enerji üretimi ise Aralık 2019’da %7,20 iken Ağustos 2020 sonu itibariyle %8,41 ’e yükseldi.
Rapora göre milli ve yerli enerji üretimine dair diğer veriler ise şu şekilde; Ağustos 2020 sonu itibariyle jeotermal üretimi 6.152 GWh ile toplam enerji üretiminin %3,1 ’ini oluştururken, Rüzgar üretimi 16.744 GWh ile toplam enerji üretiminin %8,4’ünü, Hidrolik üretimi 60.768 GWh ile toplam enerji üretiminin %30,5’ini oluşturuyor. Elektrik üretimindeki son kapasitenin ise raporda şu şekilde açıklandığı görülüyor: Jeotermal santrallerinin toplam kurulu gücü 1.515 MW, santral sayısı ise 54 iken, Rüzgar santrallerinin toplam kurulu gücü 7.965 MW ve santral sayısı 281’dir.