Yenilenebilir Enerji Kaynaklarımızdan Rüzgar, Ülkemiz İçin Kurtarıcı Vasıfta!
Türkiye rüzgar enerjisi sektöründe, bir rüzgar santralinin tüm ihtiyaçlarını tek bir çatı altında karşılayabilecek ilk bağımsız servis firması olarak 2013 yılında faaliyete geçen Ülke Enerji, her yıl hizmet yelpazesini geliştirerek büyümeye devam ediyor. Sektörün önde gelen yatırımcılarına ve türbin üreticilerine servis hizmeti sunan Ülke Enerji’nin Genel Müdürü Ali AYDIN ile; Ülke Enerji’nin faaliyetlerini, rüzgar santrallerinde bakım ve onarımın önemini, düzenli bakımın santral verimliliğine etkisini, rüzgar santrali kurulumu konusunda sundukları hizmetleri, rüzgar enerjisinin önemini, sektörde yaşadıkları sorunları ve Ülke Enerji’nin gelecek dönem planlarını konuştuk.
Rüzgar enerjisi konusunda verdiği hizmetlerle öne çıkan Ülke Enerji’nin kuruluşu ve faaliyetlerinin kapsamı hakkında bilgi verir misiniz?
Ülke Enerji, uzun bir hazırlık ve alt yapı çalışmalarının ardından kurumsal hayatına 2013 yılında başladı. Enerji sektörü gibi, dinamiklerinin ülke ekonomisini etkileyeceği kritik bir alanda 6 sene üst üste büyüyerek varlığını sürdürmesi, Ülke Enerji olarak bizim için gurur verici.
Şirketimiz, rüzgar enerjisi santrallerinin uçtan uca tüm bakım ve onarım gereksinimlerini karşılayacak bir yetkinlik setine sahip. Detaylarda ise kurulum, bakım, onarım ve işletme fonksiyonlarımız yer alıyor. Rüzgar türbinlerinin gövde bileşenlerinin tümü için özel yetişmiş bir kadro ile faaliyet gösteriyoruz ve teknolojinin imkanlarını en üst seviyede kullanıyoruz.
Özellikle yıllardır rüzgarın gücünden faydalanan ülkelerdeki inovatif çözümlerin tamamını ülkemizde de sunmak, ana hedeflerimizden birisi. Bu kapsamda, otonom dronelar kullanarak kanat incelemeleri yapmak veya sky climber platformları ile kule ve kanat tamir operasyonlarını gerçekleştirmek gibi hassas çözümler, sözünü ettiğimiz yetenek setinin sadece birer örnekleri.
Ülke Enerji vizyonuna dair altını çizmek isteyeceğim bir başka nokta ise, hizmetlerimizi uluslararası alana taşıma hedefimiz. Şu ana kadar yurtdışındaki santrallerde servis vermekle ilgili tüm fırsatları değerlendirmeye son derece yüksek motivasyonla yaklaştık. Bunun karşılığı olarak da üstlendiğimiz tüm yurtdışı projelerinden alnımızın akıyla çıktığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Bu bakış açısını daima koruyarak büyümemizi sürdüreceğiz.
Son olarak da grup yapımıza 2017 yılında Ülke Endüstriyel firmasını kazandırdık. Bu şirketimizde ise sadece enerji sektörü ile sınırlı olmayıp tüm endüstri dikeyleri için kişisel koruyucu ekipmanlar, çalışma ekipmanları gibi uluslararası markaların yüksek kaliteli ürünlerini müşterilerimize sunabiliyoruz.
Rüzgar santrallerinde bakım-onarım çalışmalarının önemini değerlendirir misiniz? Düzenli bakımların santral verimliliğine etkisini ve bu konuda uyguladığınız teknolojileri aktarır mısınız?
Rüzgar santralleri, yatırımcı, teminat kaynakları, regülatif organlar gibi son derece kritik çok sayıdaki tarafın gözlerinin daima üzerinde olduğu odak noktaları. Özellikle doğal kaynakların ülke ekonomisine kazandırılması açısından da rüzgar santralleri, stratejik varlıklar. Hal böyle olunca bu santrallerin daima üretime hazır ve sağlıklı tutulması gerekmekte. Bu da ancak uzman ekipler tarafından yapılacak düzenli ve önleyici servisler ile mümkün.
Ancak unutulmamalı ki günümüzde ‘ustalığın’ ölçütü, teknolojiyi işinize uyarlama seviyenizle ölçülüyor. Zira her gün, ürünlerin yaşam döngüsünde geleceği öngörmeye dönük veya insan emeğini makine desteğiyle katma değerli hale getirecek inovatif gelişmeler yaşanmakta. Biz de ekiplerimizi, konvansiyonel elektronik ve mekanik eğitimlere tâbi tutarken, şirketimize yaptığımız altyapı yatırımları ile de müşterilerimize gerçekten benzersiz ve en güncel çözümleri sunuyoruz.
Hizmetlerimiz arasında büyük yer tutan önleyici bakımlar ve kontroller de türbinlerin ekonomik ömürlerini en verimli şekilde sürdürebilmesi için hayati önemde. Örneğin, türbin kanatlarında gözle görülür bir hasar yaşanmadan da periyodik olarak drone ile kontroller yapılmalı ki sistem enerji kaybına yol açmadan ve maddi külfetleri henüz artmamışken önlem alınabilsin.
Dolayısıyla Ülke Enerji servisleri ile biz, rüzgar santrallerinde tesadüfleri ve plansız üretim kayıplarını en aza indirgemiş oluyoruz. Şirketimiz tarafından servis hizmetleri gerçekleştirilen santrallerin verimliliği, benzer şartlardaki diğer sahalara oranla daha yüksek seviyede oluyor. Devasa yatırımlar, hak ettikleri titizlikle bakım görüyor ve santrallerinin kurulmasından önceki aşamalarda yatırımcılar ile üretici firmalar arasında imzalanan sözleşme kapsamında taahhüt edilen enerji üretimi de santraldeki bakımların zamanında ve eksiksiz yapılması ile sağlanmış oluyor.
Enerji verimliliği ve çevre koruma adına kullandığınız sistemler ve teknolojiler nelerdir?
Bu soruya bir önceki sorudan devam ederek yanıt vermek isterim. Sektörün kanaat önderleri ile bir araştırma yapsak ve onlara “Rüzgar enerjisi sektöründe en önemli iki faktör nedir?” diye sorsak eminim çoğu, sorumuzu “verimlilik ve güvenlik” diye yanıtlayacaktır.
Yüksek verimlilikte çalışan, çevreyle ve insanla dost santraller her yatırımcının hedefi. Yatırımcıların yanı sıra türbin üreticisi çözüm ortaklarımız da bunları müşterilerine sağlama konusunda kararlı.
Biz de bu ajandaya, yatırımlarımızla hizmet ediyoruz. Öncelikle tüm teknik noktaların önünde, ekibimiz bizim için en önemli yatırım alanımız. Çünkü günün sonunda ekibimizin performansı ile farkımız ortaya çıkıyor ve onlara sağladığımız eğitim imkanlarını projelerimize değer olarak dönüştürünce rakiplerimizden ayrışıyoruz. Bu noktanın altını özellikle çizmek isterim.
Öne çıkan teknolojilerimizi sıralayacak olursam da en başa otonom drone çözümümüzü çıkartabilirim. Bugüne kadar türbinlerin herhangi bir parçasında dış inceleme yapılmak istendiğinde vinçler kullanılır ya da iple sarkan teknisyenler bu işte görev alırlardı. Ancak bu çözümler verimsiz olmalarının yanında hem yavaş hem de çok riskli.
Bizim müşterilerimizin türbinlerinde ise incelemeleri özel yazılıma sahip otonom dronelarımız gerçekleştiriyor. Dronelarımızda tüm türbin modellerini önceden tanıyan bir algoritma yüklü. Biz türbini drone ile buluşturup kenara çekiliyoruz. Drone kendisinden istediğimiz raporu çıkartacak bütün görüntülemeleri gerçekleştiriyor, sonuçları analiz ediyor ve detaylı inceleme raporunu bulut üzerinden bizlerle paylaşıyor.
Burada hız, yatırım güvenliği, çalışan güvenliği gibi çok önemli kazanımların yanı sıra türbinler hakkında bütün detaylara milimetrik incelikte önden hâkim olan yazılımımızın gözünden aldığımız analizler, çok önemli. Bu analizleri son olarak da mühendislerimiz inceliyor ve müşterimiz ile paylaşıyoruz.
Müşterimiz ile rapor paylaşımımız sonrasında müdahale edilecek alanları da kendileri ile birlikte belirliyor ve gövde, kanat ya da hublardaki her türlü tamiratı kendi erişim teknolojimiz ve ekibimizle gerçekleştiriyoruz.
Bu tamiratlar da yine incelemeler gibi hassasiyet istiyor. Bu sefer de teknolojiyi, mühendislik ekibimizi onarılacak alana yüksek can güvenlikli şekilde yaklaştırabilmek için kullanıyoruz. Çünkü ekibimiz yerden onlarca metre yükseklikte hem güvende olmalı, hem de çalışabilecek rahatlıkta olmalı. Hatta tek başına da olmamalı.
Tüm bu faktörleri aynı anda sağlamak için de Türkiye’nin en geniş imkanları Ülke Enerji’de bulunuyor. Bünyemizde bulunan 3 adet sky climber platformu ile sağladığımız onarım çözümlerinin kalitesi, geleneksel yöntemler ile yakalanabilen seviyenin çok ötesinde.
Son olarak da santrallerin kalbi niteliğindeki dişli kutuları ile ilgili çözümlerimizi kısaca aktaralım. Bu çözüm setimizde yine detaylı görüntülemeler yapmamız gerekmekte ve bu görüntülemelere ek analizler neticesinde dişli kutusundaki yağ ile ilgili işlem yapılması gerekmekte.
Dişli kutusu görüntülemeleri için de sektördeki en güncel yazılıma sahip üç boyutlu ölçüm yapabilen ekipmanlar kullanıyoruz. Müşterilerimiz türbin dişli kutularındaki en ufak detayları canlı kayıtlarımızla görebiliyor, bunlarla ilgili yaşanabilecek yüksek maliyetli hasarların hızlıca önüne geçiyor. Ayrıca gereken durumlarda da dişli kutularındaki ve hidrolik sistemlerdeki yüksek hacimli yağ kütlesini dakikalar içinde yer seviyesine tahliye edip, yerine yeni yağı ekleyebiliyoruz.
Rüzgar santrallerine bakım, onarım ve işletme hizmeti götüren mühendis, teknik eleman ve personelin hakkında bilgi verir misiniz?
Ülke Enerji’yi çalışanları ile birlikte ele alınca gerçek bir aileden bahsetmemiz gerekecek. Genel Müdürlükte çalışan uzmanlarımız, sahada görev alan mühendis ve teknisyen arkadaşlarımız, iş güvenliği ekibimiz tamamen müşteri beklentilerinin üzerinde bir iş çıkarmaya programlanmış durumda.
Bizim sektörümüzde bu odaklılığı sağlayamayan kuruluşların eforları ile müşterilerinin kendilerinden beklediği yüksek kaliteli iş çıktıları birbirinden çok ayrı noktalarda kalabilir. Biz de bunun önüne geçmek için ilk günden bugüne kadar işine inanan bir ekip kurmaya çalıştık.
Akademik açıdan hazır çalışma arkadaşlarımızı, yurtdışında yaklaşık 8 haftalık sektöre özel eğitimlere gönderiyoruz, onların iş sadakatine yatırım yapıyoruz ve müşterilerimizin bize verdiği görevleri tamamlıyoruz. Bunun için de düşük dönüşüm oranı ile 41 kişilik mühendis ve teknik kadromuz ve 11 kişiden oluşan idari kadromuz ile faaliyetlerimiz sürüyor.
Ülke Enerji için, Türkiye’de alanındaki tek firma diyebilir miyiz? Bakım dışında rüzgar santrali kurulumu da yapıyor musunuz?
Bu sorunuza tarafsız yanıt vermek güç olsa da müşteri memnuniyeti açısından bir iddia koymak adına “Evet, tek firmayız!” diyebilirim. Farklılaştığımız alanlar ise iş kalitemiz ve teknolojiye hızlı adapte olarak müşterilerimizin talep esnekliğine yanıt verebilmemiz.
Kurulum ise oldukça geniş çaplı bir operasyon. Bu operasyonun içerisinde türbin konumlandırılacak koordinatın belirlenmesi, gerekli izinlerin alınması, izinler sonrasında temel faaliyetlerinin tamamlanması, enerji nakil hatlarının bağlantı süreçleri ve türbin komponentlerinin nakli, nakilden sonra da montaj süreci gibi birbiri ardına gerçekleşen aşamalar var. Ülke Enerji olarak montaj sürecinin tamamını bünyemizdeki bu konuda deneyimi yüksek süpervizörlerimiz eşliğinde sunabiliyoruz. Destek hizmetleri olarak da vinç ve nakliye gibi aşamaları ise çözüm ortaklarımız ile koordineli bir şekilde yerine getiriyoruz.
Bakım-onarım hizmeti sunduğunuz en son santral hangisidir? Orada gerçekleştirdiğiniz çalışmayı, sağlanan iyileşmeyi kısaca anlatır mısınız?
Türkiye’de enerji sektörü henüz genç denilebilecek bir ekosistem. Bu nedenle de bakım ve onarım hizmetlerinin koordinasyonunda türbin üreticisi firmalar daha aktif rolde. Ülke Enerji olarak biz de dünyanın en önemli türbin tedarikçilerinden Nordex Acciona, Vestas, Vensys, Sinovel, Goldwind, General Electric (GE), Siemens Gamesa gibi büyük kuruluşlarla birlikte çalışmaktayız. Ülkemizde herhangi bir sahada ilgili yatırımcı tarafından tercih edilmiş olan türbin markasına göre, üreticiler adına bakım ve onarım hizmetleri veriyoruz. Bu kapsamda değerlendirildiğinde, Türkiye’de neredeyse çalışma yapmadığımız saha bulunmamakta. Bu çalışmalar ise türbinin çok farklı bileşenlerinde olabiliyor. Yaptığımız uygulamaların rakamsal detaylarını açıklamam pek mümkün olmasa da örneğin, işlem yaptığımız son sahalardan birisinde türbinlerin verimliliğini artırmak adına Vortex Generator uygulaması gerçekleştirdik. Konusunda uzman ekiplerimizin bu uygulaması neticesinde türbin performansı ve yıllık enerji üretiminde net artışlar sağlandı. Bu operasyonda kullanılan Vortex Generatorler, rüzgar türbinin üzerindeki hava akışını iyileştirerek aerodinamik performansı yükseltmektedir.
Türkiye’nin enerji ihtiyacı kapsamında rüzgar enerjisinin önemini değerlendirir misiniz? Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı adına yaşanan eksiklikler nelerdir?
Hepimiz farkındayız ki Türkiye, rekabetçi bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bu bakış açısı, ekonomik açıdan önündeki bariyerleri aşmayı gerektiriyor. Geleneksel enerji kaynakları açısından dışa bağımlı olmamız da ülkemizin darboğazı. Finansal açıdan, enerjinin bir kısmı için ödemek zorunda olduğumuz dövizi ülkede tutmak dahi bizi çok rahatlatacak. Böyle değerlendirince yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan rüzgar, ülkemiz için kurtarıcı vasıfta.
Bu bilinç, kurumsal açıdan ülkemizde yaygın olsa da kurulu gücün yaygınlaşması gerçekleşmeden bir vizyon olmaktan öteye geçemeyecek. Bu aşamada Türkiye olarak ihtiyacımız, rüzgar santrallerinin doğayla dost bir planda yaygınlaşmasını sağlamak ve bunu hızlı bir şekilde gerçekleştirmek.
Sektörde yaşadığınız belli başlı sorunları aktarır mısınız? Bunların çözümüne ilişkin önerilerinizi alabilir miyiz?
Sektörümüz her geçen gün daha da olgunlaşsa da özellikle servis tarafında profesyonellik açısından hala yol alınabileceğini düşünüyorum. Maliyetlere bakış açısının kısa vadeli ve tasarrufa dayalı kazanımlarla değil, üretime kazandırılan ek kapasite ile ölçümlenmesi daha sağlıklı olacaktır. Bilgi çağında bulunuyoruz ve Ülke Enerji olarak biz, yıllardır faal olan rüzgar enerjisi piyasalarında hangi hizmetler var ise Türkiye’nin başlangıç noktasının da o seviye olması gerektiğine inanıyoruz. Yani, diğer ülkelerin geçtikleri yolları tekrar keşfetmemize gerek yok. Onların bugün deneyimledikleri servis kalitesini ülkemizdeki yatırımcılara ve üretici firmaların temsilcilerine yaşatmaya dönük bir aksiyon planımız var. Ancak bu bakış açısı yerine salt kas gücü veya pansuman servislere olan eğilim, servis sektörünü baltalayabiliyor. Ayrıca herkesin şikâyetçi olduğu personel dönüşüm oranlarını düşürebilmenin yolu da çalışan memnuniyetinden geçtiği için servis firmalarının, ekiplerine daha çok eğitim vermesi ve bunları da işlerine yansıtmaları gerektiğine inanıyoruz. Ancak bu yolla sektörümüz gelişir, insan kaynağımız ve müşterimiz mutlu olur.
Ülke Enerji olarak gelecek dönem planlarınızdan söz eder misiniz?
Başta vurgulamam gerekir ki Türkiye’de yenilenebilir kaynakların ekonomiye kazandırılması yolundaki çalışmalar sürdükçe, rüzgar enerjisi serüveni de hızla devam edecek ve Ülke Enerji bu performansın servis sektöründeki baş aktörü olacak. Yalnız bu vizyonun gerekliliklerinin de kurum olarak tabii ki farkındayız ve gerek eğitimlerimiz gerek de yatırımlarımızla iddiamızın karşılığını vermek için donanımlarımızı sürekli güncel tutuyoruz.
Bu bağlamda, günümüzde olduğu gibi gelecekte de iş güvenliği ve enerji arzının korunması unsurlarından taviz vermeden kalitemizi en üst düzeyde tutmaya devam edeceğiz.
Diğer yandan makro seviyede ekonomik dalgalanmalar da elbette olacaktır. Enerji sektörü de bu dalgalanmalardan etkilenecek ancak rüzgarın ekonomiye istikrar kazandıracak en önemli odaklardan birisi olduğuna dair inancımızı sürdürüyoruz. Bu sektöre olan en ufak katkı dahi, ülkemizin parlak geleceğine dönük büyük bir yatırım adımıdır. Bu bilinçle sosyal ve ticari motivasyonumuzu işimize yansıtmaya devam edecek, yatırımlarımızı artırarak sürdüreceğiz.