Yeşil Mutabakat Bir Sorun Olarak Algılanmamalı

Türkiye enerji sektörünün en büyük aile buluşması olarak görülen Türkiye Enerji Zirvesi, 22 Kasım Pazartesi günü T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in katılımıyla başladı. Zirvenin ilk gününde yer alan Garanti BBVA Özel Oturumu: Yeşil Mutabakatın Etkileri oturumunda, yeşil mutabakat anlaşmasının Türkiye sanayisi ve enerji piyasalarına etkisi ele alındı. Oturumda enerji üretiminde yeşil dönüşümün orta vadede gerçekleştirilebileceği belirtilirken, Türkiye’nin enerji verimliliği sorununa da vurgu yapıldı.

T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayelerinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) desteğiyle düzenlenen 11. Türkiye Enerji Zirvesi, enerji sektörünün geleceğine yön verecek oturumlarıyla devam ediyor.

Garanti BBVA Özel Oturumu: Yeşil Mutabakatın Etkileri başlıklı oturumda yeşil mutabakatın enerji piyasalarına ve Türkiye sanayisine etkileri masaya yatırıldı. Oturumun moderatörlüğünü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler Müdür Vekili Öztürk Selvitop üstlenirken, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Kurucu Direktörü Bengisu Özenç, Shura Enerji Dönüşümü Merkezi Araştırma Koordinatörü Hasan Aksoy ve APLUS Enerji Ortağı Volkan Yiğit yeşil mutabakatın etkilerini konuştu.

‘SIFIR KARBON HEDEFİ YEŞİL MUTABAKAT ANLAŞMASINI DOĞURDU’

Yeşil Mutabakat Anlaşması’nın süreçten bağımsız değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulayan SEFiA Kurucu Direktörü Bengisu Özenç, “Avrupa Birliği’nin (AB) Yeşil Mutabakat Anlaşması’nı tek başına değerlendirmemek gerekir. AB İklim Yasası gereğince 1990’lı yılların seviyesiyle kıyaslamalı olarak üye ülkelerin karbon emisyonlarını 2030 yılına kadar en az yüzde 55 düşürülmesini taahhüt etmesi, 2050 yılı için konulan ‘sıfır karbon’ hedefleri doğrultusunda Yeşil Mutabakat Anlaşması bir sonuçtur. Hedeflere ulaşabilmek için AB’nin ticaret partnerlerine uygulayacağı ‘sınırda karbon fiyatlaması’ AB’ye ihraç edilen ürünlerin üretiminde ne kadar karbon salımı gerçekleştiğinin belgelenmesini ve bu değerin vergilendirilmesini hedefliyor. Ticaretinin neredeyse yüzde 50’sini AB üyesi ülkelerle yapan Türkiye için elbette ‘sınırda karbon fiyatlaması’ ciddiye alınması gereken bir başlıktır. Ancak Türkiye sanayicisi durumu ciddiye alıp yatırımlarına başladı. AB üyesi ülkelerde gerçekleşen COVID sonrası dönemde ‘yeşil yatırımlar’ ülkemizde de karşılık buluyor. Gümrük Birliği Anlaşması’nı güncelleyecek ‘sınırda karbon fiyatlamasıyla görüyoruz ki İklim Değişikliği, Uluslararası İlişkileri doğrudan etkileyecek” ifadelerini kullandı.

‘KARBON HEDEFLERİNİ TUTTURMAK İÇİN ENERJİ VERİMLİLİĞİ GEREKLİ’

Shura Enerji Dönüşümü Merkezi Araştırma Koordinatörü Hasan Aksoy, 2050’ye kadar karbondan arınmış bir enerji sektörü için enerji verimliliği konusunda önemli adımlar atılması gerektiğini belirtti. Hasan Aksoy, “Elektrik üretiminde yeşil dönüşüm başladı. Yenilenebilir enerji santrallerinin toplam elektrik kapasitesi içindeki payı yüzde 53 oranında seyrediyor. Kimi çevreler enerji üretiminde kömürden vazgeçilemeyeceğini söylese de araştırmalarımız aksi yönde bir gerçeği gösteriyor. Enerji üretiminde kömürden tamamen vazgeçilmesi mümkün. Bu dönüşüm kısa vadede gerçekleşmese de orta vadede olacak. Türkiye’nin enerji üretiminde karbon salımını azaltması için bir diğer önemli başlık ise enerji verimliliği. Ürettiğimiz enerjinin önemli bir kısmını israf ediyoruz. Enerjide yeşil dönüşüm için öncelikle tüketicileri/bireyleri bilinçlendirmeliyiz. Enerjide fiyatlamalar da verimlilik odaklı olmalı” diye konuştu. 

‘YEŞİL DÖNÜŞÜM ROMANTİK BİR HEDEF DEĞİL’ Enerjide yeşil dönüşümün romantik bir hedef olmadığını belirten APLUS Enerji Ortağı Volkan Yiğit, “Enerji üretiminde karbonsuz dönüşüm romantik bir hedef olmaktan çıktı. Gerçekçi ve uygulanan bir hedef haline geldi. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) ile başladığımız süreçte geldiğimiz nokta ortada, buradan da görebiliyoruz ki elektrik üretiminde yeşil dönüşüm mümkünmüş. YEKDEM desteklerinin zamanla azalacağını ve nihayetinde biteceğini düşünüyoruz ancak yakın gelecekte yenilenebilir enerjide teknolojinin gelişmesiyle yatırım maliyetleri çok daha ucuz olacak. Bundan 10 yıl önce ‘yenilenebilir enerji pahalı’ diyerek YEKDEM yerine kaynaklarımızı doğalgaz tüketen elektrik santrallerine harcasaydık, bugün geleceği kaçıracaktık. Bugün de atacağımız adımlarla 10 yılı sonrası yakalayabilmeliyiz” dedi. 

E-Bülten Kayıt